Bilgisayarı Ögrenin
1BÖLÜM 1: BILGISAYAR DONANIMI
1.1- GIRIS
Bilgisayar, kullanicidan aldigi verilerle mantiksal ve aritmetiksel islemleri yapan yaptigi islemlerin
sonucunu saklayabilen sakladigi bilgilere istenildiginde ulasilabilen elektronik bir makinedir.
Bu islemleri yaparken veriler girilir ve islenir. Ayrica, istendiginde yapilan islemler depolanabilir ve
çikisi alinabilir. Bilgisayar islem yaparken hizlidir, yorulmaz, sikilmaz. Bilgisayar programlanabilir. Bilgisayar
kendi basina bir is yapmaz. Bilgisayarla ilgili olarak kullanilan bu terimlerin anlamlari asagida verilmistir.
Giris: Kisi tarafindan veya bilgisayar tarafindan saglanan verilerdir. Bu veriler, sayilar, harfler,
sözcükler, ses sinyalleri ve komutlardir. Veriler giris birimleri tarafindan toplanir.
Islem: Veriler insanlarin amaçlari dogrultusunda, programin yetenekleri ölçüsünde islem
basamaklarindan geçer.
Bellek: Verilerin depolandigi yerdir. Giris yapilan ve islenen veriler bellekte depolanir.
Çikis: Bilgisayar tarafindan islem basamaklarindan geçirilerek üretilen yazi, resim, tablo, müzik,
grafik, hareketli görüntü, vb. nin ekrandan ya da yazici, hoparlör gibi degisik çikis birimlerinden alinmasidir.
Bir bilgisayarin islem yapabilmesi için donanim ve yazilima gereksinim vardir.
Donanim (Hardware): Bilgisayarin fiziksel kisimlarina donanim denilmektedir. Ekran, klavye, Sabit
disk (sabit disk), fare, yazici, bellek, mikroislemci, tarayici vb. bilgisayar donanimini olusturan parçalardir.
Yazilim (Software): Bilgisayar donaniminda kullanilançesitli programlara yazilim denir. Bilgisayar
donaniminin çalismasini saglayan yazilimlar oldugu gibi, bilgisayarda islem yapmayi saglayan yazilimlarda
vardir. Yazilima örnek olarak, kelime islemciler (word processor), tablolama (spread sheet), sunu (presentation),
programlama dilleri (Pascal, C, Visual Basic vb.), ses (sound) programlari verilebilir.
1.2 BILGISAYAR SISTEM BIRIMLERI
Bu birimler, bilgisayar kasasi içinde, ana kart üzerinde ya da dogrudan ana karta bagli birimlerdir.
Burada öncelikle bilgisayarin beyni sayilan mikro islemcinin de üzerinde bulundugu Ana Karttan bahsetmek
gereklidir.
1.2.1 ANA KART
Ana kart, fiberglastan yapilmis, üzerinde bakir yollarin bulundugu, genellikle koyu yesil renkte büyükçe
bir levhadir. Ana kart üzerinde, mikroislemci, bellek, genisleme yuvalari, BIOS ve diger yardimci devreler yer
alir., Sistem saati bu yardimci devrelereden biridir.
Ana kart, tüm sistemin temelini olusturmaktadir. Diger kartlar (I/O karti, grafik karti, vb.) ana kart
üzerindeki genisleme yuvalarina takilir. Ana kart, tüm kartlarin kendi üzerine takilmasindan dolayi bu adi
almistir. Çünkü bilgisayarin diger bilesenleri bir sekilde ana karta baglaniyor, birbirleri ile anlasmak için ana
karti bir platform olarak kullaniyor; yani bilgisayarin "sinir sistemi"
ana kart üzerinde yer aliyor. Bir kisisel bilgisayar (PC) 'in hangi
özelliklere sahip olabilecegini belirleyen en önemli bilesen ana
karttir, çünkü ana kart üzerindeki elektronik bilesenler,
bilgisayara hangi tür islemciler takilabilecegini, maksimum
bellek kapasitesinin ne kadar olabilecegini, bazi bilesenlerin
hangi hizlara çikabilecegini, hangi yeni donanim teknolojilerini
destekleyebilecegini belirlemektedir.
Burada ana kart ile ilgili sik kullanilan bazi teknik terimlerin
bilinmesinde fayda vardir. Bunlar:
Yonga Seti: Yongaseti (chip set), ana kartin "beynini" olusturan entegre devrelerdir. Bunlara
bilgisayarin trafik polisleri diyebiliriz. Çünkü bu devreler islemci, önbellek, sistem veri yollari, çevre birimleri,
kisacasi bilgisayar içindeki her sey arasindaki veri akisini denetler. Veri akisi, Bilgisayarin pek çok parçasinin
islemesi ve performansi açisindan çok önemli oldugundan, yonga seti de bilgisayarinizin kalitesi, özellikleri ve
hizi üzerinde en önemli etkiye sahip birkaç bilesenden biridir. Eski sistemlerde bilgisayarin farkli bilesen ve
islevlerini, çok sayida yonga denetlerdi. Yeni sistemlerde hem maliyeti düsürmek, hem tasarimi basitlestirmek,
hem de daha iyi uyumluluk saglamak için bu yongalar tek bir yonga seti olarak düzenlendi. Günümüzde en
yaygin yonga seti Intel tarafindan üretilmektedir. Intel kendi yonga setlerini, bunlarin destekledigi veriyolu
teknolojilerini de temsil edecek sekilde PCI set ve AGP set olarak da adlandirmaktadir. Silicon Integrated
Systems (SiS), Acer Labs Inc. (ALI), VIA gibi üretici firmalarin da gelistirdigi popüler yonga setleri vardir. 2
Veriyolu: Bilgisayarinizin içindeki bilesenler birbirleri ile çesitli sekillerde "konusurlar". Kasa içindeki
bilesenlerin çogu (islemci, önbellek, bellek, genisleme kartlari, depolama aygitlari vs.) birbirleri ile veriyollari
araciligi ile konusurlar. Basitçe, bilgisayarin bir bileseninden digerine verileri iletmek için kullanilan devrelere
veriyolu (bus) adi verilir. Bu veriyollarinin ucunda da genisleme yuvalari bulunabilir. Sistem veriyolu denince,
genelde ana kart üzerindeki bilesenler arasindaki veriyollari anlasilir. Ayrica ana karta takilan kartlarin islemci
ve bellege erisebilmelerini saglayan genisleme yuvalarina da veriyolu adi verilir. Tüm veriyollari Adres ve
Standart veriyolu olmak üzere iki bölümden olusur. Standart veriyolu bilgisayarda yapilan islemlerle ilgili
verileri aktarirken, adres veriyolu, verilerin nerelere gidecegini belirler. Bir veriyolunun kapasitesi önemlidir,
çünkü bir seferde ne kadar veri transfer edilebilecegini belirler. Örnegin, 16 bit'lik veriyolu bir seferde 16 bit, 32
bit'lik veriyolu 32 bit veri transfer eder. Her veriyolunun MHz cinsinden bir saat hizi (frekans) degeri vardir.
Hizli bir veriyolu, verileri daha hizli transfer ederek uygulamalarin daha hizli çalismasini saglar. Kullandigimiz
bazi donanim aygitlari da bu veriyollarina uygun olarak üretilir. Sadece iki donanim aygitini birbirine baglayan
veriyoluna "port" adi verilir. (örnegin AGP = Advanced Graphics Port). Bugün bilgisayarlarimizda ISA, PCI ve
AGP veriyollari bulunmaktadir. Ana kartin üzerindeki farkli boyut ve renklerde yan yana dizilmis kart takma
yuvalarindan bunlari taniyabilirsiniz.
ISA (Industry Standard Architecture): Ana kartin kenarina yakin yerde bulunan uzun siyah kart
yuvalari ISA yuvasidir. 17 yildan beri kullanilan eski bir veriyolu mimarisidir. 1984'te 8 bit'ten 16 bit'e
çikarilmistir. Ama bugün bile 8 bitlik kartlar olabilir. Örnegin bir ISA kartin, yuvaya giren iki bölmeli
çikintisinin sadece bir kenarinda baglanti bacaklari varsa, bu 8 bitlik bir karttir. 90'lardan itibaren çogu aygitin
daha hizli PCI modeli çiktigindan ISA yavas yavas terkedilmeye baslanmistir. Hatta bugün ISA veriyolu
olmayan ana kartlar da bulunmaktadir. 1993'te Intel ve Microsoft, Tak Çalistir ISA standardini gelistirmistir.
Böylece isletim sistemi ISA kartlarin konfigürasyonunu, sizin jumper'larla, dip switch'lerle bogusmaniza gerek
kalmadan otomatik yapmaktadir.
PCI (Peripheral Component Interconnect): Ana kartta PCI yuvalari, ISA yuvalarinin hemen yaninda
bulunur; beyaz renkte ve ISA'dan biraz daha kisadir. PCI veriyolu Tak Çalisir desteklidir. 1993'te Intel
tarafindan gelistirilen bu veriyolu 64 bit'liktir, ama uyumluluk problemleri nedeniyle uygulamada genelde 3 2
bit'lik bir veri yolu olarak kullanilir. 33 veya 66 MHz saat hizlarinda çalisir. 32 bit ve 33 MHz PCI veri yolunun
kapasitesi 133 MB/sn'dir.
AGP (Advanced Graphics Port): Sadece ekran kartlari için çikarilmis bir veriyoludur. Grafik agirlikli
uygulamalar gelistikçe ( 3 boyutlu grafikler, tam ekran video gibi) islemci ile bilgisayarin grafik bilesenleri
arasinda daha genis bir bant genisligine ihtiyaç dogmustur. Bunun sonucunda grafik kartlarinda ISA'dan bir ara
veriyolu standardi olan VESA'ya, oradan da PCI'a geçilmistir. Ama bu da yeterli görülmeyince, grafik kartinin
islemciye dogrudan ulasmasini saglayacak, ona özel bir veriyolu olan AGP, 1997 sonunda gelistirilmistir. AGP
kanali, 32 bit genisligindedir ve 66 MHz hizinda çalisir. Yani toplam bant genis ligi, 266 MB/sn'dir. Ayrica özel
bir sinyallesme metoduyla ayni saat hizinda iki kat veya 4 kat daha hizli veri akisinin saglanabildigi 2xAGP ve
4xAGP modlari vardir. 2xAGP'de veri akis hizi 533 MB/sn olmaktadir. Ancak sistem veriyolu hizi 66 MHz ise,
2xAGP tüm bant genisligini kaplayip diger aygitlara yer birakmayacagi için 66 MHz'lik ana kartlarda 1xAGP
kullanilir. 100 MHz ana kartlarda bant genisligi 763 MB/sn'ye çiktigindan 2xAGP ile uyumludur. 1 GB/sn
isteyen 4xAGP'nin ise 133 MHz'lik sistem veriyoluna sahip ana kartlarla uyumlu olup olmayacagini hep birlikte
görecegiz. Peki bu kadar hiza ihtiyacimiz var mi? Günümüzün en agir 3D oyunlari bile bu hiza ihtiyaç
duymamaktadir. Bu yüzden ayni kartin PCI ve AGP versiyonlari arasinda pek performans farki yoktur. Yine de
grafik için daha gelismis bir veriyolu oldugu ve bize fazladan bir PCI yuvasi bos biraktigi için AGP kartlari
tercih edilmektedir.
Portlar, Konnektörler: Bilgisayar ile çalisirken kasa kapali oldugundan ana karti görmeyiz. Ama
çesitli aygitlari baglamak için kasanin arkasinda yer alan girisler (portlar) dogrudan ana karta baglidir. Eski ana
kartlarda AT form faktörü kullanilirken bu portlar birer kablo araciligi ile ana kart üzerindeki konnektörlere
baglanirdi, ama ATX form faktörü ile bu portlar ana kart ile bütünlesik duruma gelmistir. Yani ana kartin bir
kenarinda bulunan bu portlar, tam kasanin arka kismindaki bosluklara denk gelmektedir. Bu yüzden kasalar da
ana kart form faktörlerine uygun olarak üretilmektedir.
Ana kartiniz ve kasaniz ATX formundaysa (artik tüm yeni bilgisayarlarda öyle) kasanin arkasinda tipik
olarak bir klavye portu, bir fare portu, iki USB portu, iki seri pc (COM) portu, bir paralel (LPT) portu
göreceksiniz. Günümüzde klavye ve fare için artik PS/2 portu adi verilen küçük yuvarlak, 6 pinli portlar
kullaniliyor. Aslinda fare seri portu da bir adaptör yardimiyla kullanabilir (veya zaten seri kablolu fareler vardir),
ama fareninde kendine ait bir portu olmasi daha iyidir. Seri portlara genelde harici modemler baglanir, ama seri
port kullanan baska aygitlar da vardir (yedekleme aygitlari, dijital kameralar gibi). Paralel porta ise yazici veya
tarayici baglanir. USB portlara neredeyse her tür harici aygit baglanabilir. Ancak USB aygitlar yeni yeni
yayginlasmaktadir. USB'nin özelligi, seri ve paralel portlara göre çok daha hizli olmasi ve USB aygitlar
üzerindeki yeni USB portlari araciligi ile ucuca çok sayida aygitin zincirleme baglanabilmesidir.
Bunlarin disinda, ana kart üzerine takilan (veya bütünlesik olan) grafik karti, ses karti, TV karti, SCSI
karti gibi aygitlarin portlari da kasa arkasinda yer alir. 3
Ana kart üzerinde, kasa içinden ulasilabilen portlar da bulunur. Bunlar genel olarak iki adet IDE portu,
bir disket sürücü portu, ana kart ile bütünlesikse SCSI portudur. Bu portlara takilan yassi kablolar araciligi ile
ana karta sabit disk, CD sürücü, CD yazici, disket sürücü gibi dahili aygitlar baglanabilir. Bir IDE portuna bagli
kabloya, üzerindeki iki konnektör araciligiyla iki aygit baglanabilir.
Bunlarin disinda, ana kart üzerinde islemciyi takmak için bir soket veya slot bulunur. Soket, yassi
dikdörtgen seklinde, islemcinin iki düzlem üzerinde (enine ve boyuna) uzanan ignelerin oturdugu yuvaya verilen
addir. Günümüz ana kartlarinda PGA370 tipinde 370 igneli Celeron islemciler için PGA soketleri, AMD K6-2
ve K6-3 islemciler için AGP ve 100 MHz sistem veriyolu destegi bulunan Super 7 soketleri, Cyrix (K6-2 ve eski
Pentium MMX islemciler için) 66 MHz destekleyen Socket 7 tipi soketler bulunabilmektedir.
Slot ise, genisleme yuvalarina benzer, uzun ince dikdörtgen seklindeki islemci yuvalarina verilen addir.
Önbellek: Bugün bilgisayarlarda kullanilan tüm donanimlar 15 yil öncesine göre çok daha hizli. Ama
her bir donanim bileseninin hizi esit ölçüde artmadi. Örnegin, islemcilerdeki performans gelisimi, sabit
disktekilerden kat kat daha fazladir. Hani bir bilgisayarin gücü en zayif halkasi kadardir derler ya, islemci ve
bellek çok hizli olsa da yavas kalan bir sabit disk ile bu performans artisini tam anlami ile yasamaniz mümkün
degildir. Islemci bos bos oturup kendisine bilgi gelmesini bekler. Tabii bunu önlemek için bazi ara çözümler
gelistirildi. Örnegin, yakin zamanda kullanilan bilgilerin sabit diskten önbellek (cache) adi verilen bir birime
aktarilmasi, islemcinin ihtiyaç duydugunda sik kullanilan bilgileri bu önbellek alanindan almasi olanakli kilindi.
Iste önbelleklemenin esasi budur. Bir bilgisayarda çesitli bellek kademeleri vardir: birincil önbellek (L1 cache),
ikincil önbellek (L2 cache), sistem bellegi (RAM) ve sabit disk veya CD-ROM. Diyelim ki islemci bir bilgiye
ihtiyaç duyuyor. Önce gider, en hizli bellek türü olan L1 önbellege bakar. Bilgi orada varsa, gecikme olmaksizin
bu bilgileri alir ve isler. L1 önbellekte yoksa, L2'ye bakar ve bilgiler buradaysa nispeten k üçük bir gecikme ile
bilgileri alir. Orada da yoksa önbellege göre daha yavas kalan sistem bellegine, yine yoksa en yavaslari olan
sabit diske veya CD-ROM vb. bilginin geldigi aygitlara bakar.
L1 ön bellek en hizlisidir ve günümüz bilgisayarlarinda dogrudan islemci üzerinde yer alir. Bu önbellek
küçüktür (genelde 64K'ya kadar. Pentium III, Pentium II ve Celeron islemcilerde 32K, AMD K6-2 ve K6-3
islemcilerde 64K). L2 önbellek biraz daha yavas ama biraz daha büyük olabilir. Pentium II ve III'lerde boyutu
512K'dir ve islemci ile islemci hizinin yari hizinda haberlesir. Ilk Celeron'larda yoktur; günümüz Celeron'larinda
boyutu 128K'dir ve islemciyle ayni hizda haberlesir. AMD K6-2'lerde islemci üzerinde degil, ana kart üzerindeki
bir yuvada 2GB'a kadar L2 önbellek bulunabilir ve veriyolu hizinda (66 veya 100 MHz) haberlesir. AMD K6-
3'de 256K önbellek bulunur ve islemci ile ayni hizda haberlesir. AMD K6-3 L1 ve L2 önbellegi üzerinde
bulundurdugu, ayni zamanda kullanildiklari ana kartlarda da sistem veriyolu hizinda çalisan bir önbellek daha
bulundugu için 3. düzey (L3) önbellegi literatüre sokmustur.
IRQ (Kesme) : (Interrupt Request) Bir süre BILGISAYAR kullanan herkes su ünlü "IRQ çakismasi"
tabirini duyar. IRQ ‘nun Türkçesi "kesme" dir. Yani islemci bir isle mesgulken, bilgisayarin bir yerinden baska
bir donanimdan islemciye söyle bir emir geliyor: "Benimle de ilgilen!" Bu istek islemcinin isini böler. Tabii
islemci ayni anda çok sayida isi birden yapabilir. Klavye ve fare kullanirken bir yandan ekrana gönderilen
verileri isler, sabit diskten okuma yapar, modemin indirdigi dosyalara bakar vs. Ama islemciye isini görmesi için
ihtiyaç duyan bir aygitin ona sinyal gönderebilmesi için özel bir hatta ihtiyaci vardir. Buna IRQ hatti adi verilir.
bilgisayarimizda 0'dan 15'e kadar numaralanan 16 IRQ hatti vardir. Iki aygit ayni IRQ hattini kullanmaya
kalkarsa çakisma meydana gelir ve o aygitlar kullanilamaz. Aygitin birinin ayarlanarak bos olan bir hatta
yönlendirilmesi gerekir.
DMA kanallari: (Direct Memory Access) Dogrudan bellek erisim kanallari, sistem içinde çogu aygitin
dogrudan bellek ile veri alisverisi için kullandigi yollardir. IRQ'lar kadar "ünlü" degillerdir, çünkü sayilari daha
azdir ve daha az sayida donanimda kullanilirlar. Bu yüzden de daha az soruna yol açarlar. Bildiginiz gibi islemci
bilgisayarin beynidir. Eski bilgisayarlarda islemci neredeyse her seyi üstlenirdi. Tabii, tüm donanim aygitlarina
veri göndermek ve onlardan veri almak isini üstlendi. Ancak bu pek verimli olmazdi. Islemci veri transferi ile
ilgilenmekten baska islemleri dogru dürüst yerine getiremezdi. DMA sayesinde bazi aygitlar kendi aralarinda
veri transferi yapip bu yükü islemcinin üzerinden aldi. DMA kanallari normalde yonga setinin bir bölümünü
olusturur. Bir bilgisayarda 8 DMA kanali b ulunur ve 0'dan 7'ye kadar numaralandirilir. DMA'lar genelde ses
kartlari, disket sürücüler, teyp yedekleme birimleri, yazici portu (LPT1), ag ve SCSI kartlari, ses özelligi olan
modemler tarafindan kullanilirlar.
BIOS: (Basic Input/Output System) BIOS'un açilimi Temel Giris Çikis Sistemi'dir. bilgisayardaki en
temel düzey yazilimdir. donanim ile (özellikle de islemci ve yonga setiyle) isletim sistemi arasinda bir arayüz
görevi görür. BIOS sistem donanima erisimi ve üzerinde uygulamalarinizi çalistirdiginiz ileri düzey isletim
sistemlerinin (Windows, Linux vs.) yaratilmasini saglar. BIOS ayni zamanda bilgisayarin donanim ayarlarini
kontrol eder. bilgisayarin dügmesine bastiginizda boot etmesinden ve diger sistem islevlerinden sorumludur.
BlOS da bir yazilimd ir demistik. Bu yazilim ana kart üzerindeki BIOS yongasi üzerinde tutulur. Eskiden BIOS
bir ROM (Read Only Memory) idi. Yani sadece okunabiliyordu, üzerine yazilamiyordu. Daha sonra eklenen
yeni donanimlara göre BlOS'ta güncelleme yapilmasinin gerekmesi üzerine Flash BIOS adi verilen
yazilabilir/güncellenebilir BIOS yongalari kullanilmaya basladi. Böylece kullanicilar daha güncel bir BIOS 4
sürümünü ana kart üreticisinin Web sitesinden indirerek yükleyebilirler. (Tabii yakin zamanlarda gündeme gelen
Çernobil (WinCIH) virüsünü duymussunuzdur. Iste bu virüs de yazilabilir BIOS'lardaki bilgileri silerek
bilgisayarin açilmasini engelliyor.)
1.2.2 MERKEZI ISLEM BIRIMI (Central Processing Unit-CPU)
Bilgisayarin çalismasini düzenleyen ve programlardaki komutlari tek tek isleyen birimdir. Ana kart
üzerinde bulunur. Merkezi Islem Birimi, Aritmetik ve Mantik Birimi ile Kontrol Ünitesinden olusur.
Aritmetik ve Mantik Birimi (Arithmetic & Logic Unit -ALU) : Dört islem, verilerin karsilastirilmasi,
karsilastirmanin sonucuna göre yeni islemlerin seçilmesi ve kararlarin verilmesi bu birimin görevidir.
Kontrol Birimi ( Control Unit-CU): Islem akisini düzenlemek, komutlari yorumlamak ve bu
komutlarin yerine getirilmesini saglamak bu birimin görevidir.
Mikroislemci veya CPU (Central Processing Unit) olarak da adlandirilan islemciler, bilgisayarin beyni
sayilir. Bilgisayarinizda yapilan islemler dogrudan veya dolayli olarak islemci tarafindan gerçeklestirilir.
Eskiden islemci bilgisayarin en önemli parçasi iken bir bilgisayarin degerini belirleyen seyin performans ve
sundugu imkanlar oldugunu düsünürsek artik en önemli parçalarindan biri diyebiliyoruz. Çünkü bir bilgisayarin
performansini grafik karti, sabit disk, bellek gibi bilesenler de belirledigi gibi, özellikleri de kullanilan ana karta,
çoklu ortam donanimlarina ve çevre birimlerine bagli. Bu yüzden hizli bir islemci ile yavas bir sabit disk veya
grafik karti kullanmak veya yavas bir islemciyle hizli bir grafik karti veya sabit disk kullanmak pek anlamli
olmuyor. Donanimlarin birbirine ayak uydurdugu, baska bir donanimin isini görmesi için nispeten daha az süre
bekledigi sistemler dengeli sistemlerdir.
Islemciler, mekanik parçasi bulunmayan entegre devrelerdir. Içlerinde milyonlarca transistör bulunur ve
ne kadar çok transistör içerirlerse o kadar hizli olurlar. Isi problemleri nedeniyle bir islemci, kullanilan transistör
sayisini artirmak için her istenilen boyutta yapilamaz. Ancak teknolojik gelismeler sayesinde çok daha küçük
transistörleri, birbirleri arasindaki devrelerin araligini da küçülterek uygun bir islemci kalip boyutuna sigdirmak
mümkün olmustur. Iste buna "mikron teknolojisi" denir. Bir zamanlar, islemci içindeki devrelerin araliginin 1
mikronun altina inmesinin imkansiz oldugu saniliyordu. Ama bugün çogu islemci 0.25 mikron teknolojisi ile
üretiliyor. 1999 yili içinde de bu 0.18 mikrona inecek. Böylece çok daha hizli islemciler üretilebilecek. Bilim
adamlari, mevcut teknoloji ile 0.08 mikrona kadar inilebilecegini düsünüyorlar.
Islemcinin Hizi: Bir islemcinin hizini, kullanilan mikron teknolojisi, üretim teknikleri, kalip boyutu ve
üretim süreci kalitesi belirler. Ayrica üretim sirasindaki kosullar, ayni banttan çiksa bile bir islemcinin
digerinden hizli olmasina yol açabilir. Ama sonuçta islemci fabrikada son testlerden geçirilirken üzerine güvenli
olarak çalisabilecegi hiz basilir. Islemcinin hizi MHz cinsindendir. Bunu biraz temelden anlatmak gerekirse;
Her bilgisayar içinde, komutlarin yerine getirilme hizini belirleyen ve çesitli donanim aygitlari arasinda
senkronizasyonu saglayan dahili bir saat vardir (bu saatin hizini normal saat ile karistirmayin).
Islemci, her bir komutu belirli bir saat tiklamasinda (saat döngüsünde) yerine getirir. Saat hizliysa,
islemci saniyede daha fazla komutu yerine getirir. 1 MHz, saniyede 1 milyon saat tiklamasina (döngüye) karsilik
gelir. Yani, 400 MHz'lik bir islemci, saniyede 400 milyon döngü yapar.
Bir islemcinin MHz cinsinden hizi, ana kartta kullanilan sistem veriyolu hizinin belirli bir çarpanla
çarpilmasi sonucu elde edilir. Örnegin 100 MHZ'lik ana kartlarda 400 MHz'lik bir islemci 4 çarpanini kullanarak
4x100=400 MHz'e erisir. Farkli islemci serileri, ayni hiza sahip olsa da farkli mimarilere sahip olmalari
nedeniyle ayni hizda olmazlar; yani saniyede yerine getirdikleri komut sayi farklidir.
1.2.2.1 Piyasadaki belli basli islemci modelleri
INTEL PENTIUM IV: Su an piyasada yayginlasmaya baslayan bu
islemci en son 2200 Mhz hiza ulasmistir.
INTEL PENTIUM III: 99'un ilk çeyreginde çikan bu islemci, su an
450, 500 ve 550, 660, 733, 800, 866, 1000 MHz hizlarinda modellere
sahiptir. 0.25 mikron teknolojisiyle üretilmisti (yakin zamanda 0.18 mikrona
geçilecek). Içinde 9.5 milyonun üzerinde transistör bulunur. Yazilim destegi
olarak üzerinde MMX ve SIMD komutlari bulunur Bu komutlar sayesinde uygun
yazilim ve donanimlarla bazi çoklu ortam uygulamalarinin (video, grafik isleme gibi) dahi hizli ve sorunsuz
olmasini saglar.
INTEL PENTIUM II: Bu seri 233 MHz'den baslayip bugün 450 MHz'e kadar uzanir. Piyasada artik
350 MHz'ler asagisini bulmak pek mümkün degildir (bu modellerde artik 0.35 mikrondan 0.25 mikrona
geçilmistir. MMX komutlarini içerir. 7.5 milyonu askin transistör bulunur.
INTEL CELERON: Günümüz piyasasinda 333 MHz'den baslayip 466 MHz'e kadar uzanan modelleri
bulunur. Pentium II ve Pentium III'ün aksine Slot 1'e takilan modellerinin yanisira Soket 370'e takilan modelleri
de bulunur. 128K L2 ön bellege sahiptir ama bu önbellek 512K önbellege sahip Pentium II'dekinin aksine, 5
islemci ile islemci hizinin yari hizinda degil tam hizinda haberlesir. Bu yüzden performansi Pentium ll' ye çok
yaklasir.
AMD K6-2: 9.3 milyon transistörü vardir ve 0.25 mikron teknolojisi ile üretilmistir. Bugün 300
MHz'den 600 MHz'e kadar modelleri bulunmaktadir. Yazilim destegi olarak MMX komutlarinin yanisira
3DNow! adi verilen komutlari da içerir. Soket tipidir. 321 pinli Soket 7 ve Super7 soketlere takilir.
AMD K6-3: 21.3 milyon transistör içerir; 0.25 mikron teknolojisiyle üretilmistir. 400 ve 450 MHz'lik
modelleri bulunur. Super 7 sokete takilir. AMD, bu islemciyle performans açisindan rakibi Intel'e epey
yetismistir.
1.2.2.2 Islemcilerin Yazilim Destekleri
MMX: Intel'in gelistirdigi MMX'in açilimi Çoklu ortam Uzantilaridir (Multimedia Extensions) ve
islemcilere eklenen 57 çoklu ortam komutuna verilen addir. AMD'de bu komut setinin lisansini Intel'den
almistir. MMX islemciler bazi genel çoklu ortam islemlerini üstlenirler (örnegin, normalde ses karti veya
modemler tarafindan yapilan dijital sinyal isleme). Ancak bu komut setinin kullanilabilmesi için MMX uyumlu
yazilimlarin kullanilmasi gereklidir. MMX islemcilere ekleneli uzun bir süre olmasina karsin, MMX destekli
yazilimlarin beklendigi kadar çabuk artmadigi gözlenmistir.
3DNow!: 3 boyutlu grafikler ile ilgili hesaplarin hizlandirilmasi için AMD islemcilerde kullanilan
komut setinin adidir. Özellikle 3DNow! destekli oyunlarin sayisi hizla artmistir. Ekran kartlarinin da 3DNow!
destekli sürücüleri olabilir.
SSE: (Streaming SIMD Extensions) Burada SIMD açilimi ise Single Instruction Multiple Data’ dir.
Mutlaka Türkçelestirmek gerekirse "akici, tek komutla çoklu veri isleme uzantilari" diyebiliriz. Yani islemciye
bir komut verirsiniz, bir çok veriyi bir amaca yönelik olarak isler. Grafik, resim, video, animasyon, 3 boyut
islemleri, ses tanima ögelerine sahip SSE destekli uygulamalarda ciddi bir performans artisi saglar. Intel
tarafindan gelistirilip Pentium III islemcilere uygulanan 70 adetlik yeni komut setidir. Yakinda Celeron ve
Pentium II islemcilere de uygulanmasi beklenmektedir.
1.2.3- BELLEK
Bilgisayarda çesitli programlarin çalistirildigi , geçici veya kalici bilgilerin bulunacagi hafiza
alanlaridir. Veri Birimi BYTE'dir. Bir Byte 8 Bittir.
1 Bit 0 ya da 1'den (kapali devre=0, açik devre=1) olusur.
1 BYTE 1 karakter'dir.
1024 BYTE = 1 KiloByte'dir. (KiloByte = KB)
1024 KB = 1 MegaByte'dir. (MegaByte = MB)
1024 MB = 1 GigaByte (GigaByte = GB)
1024 GB = 1 TeraByte (TeraByte = TB)
Bilgisayar içinde RAM ve ROM bellek olmak üzere iki çesit bellek bulunur.
ROM BELLEK " Read Only Memory " Sadece okunabilir bellektir. Bu bellek üretici firma tarafindan
hazirlanmistir. Bilgileri okunabilir fakat üzerinde bir degisiklik yapilamaz. Bu bilgiler makineyi kapatma veya
elektrik kesintisinden etkilenmezler ve silinmezler. Kullanici tarafindan verilen komutlari isleme koyar. RAM
bellege göre oldukça pahalidir.
RAM BELLEK "Random Access Memory": Rastgele
erisimli bellektir. Istenilen bölgesine bilgi depolanabilir, silinebilir,
okunabilir, degistirilebilir. Yalniz elektrik kesintisi veya makineyi
kapatma durumunda tüm bilgiler silinir. 1 MB, 4 MB, 8 MB, 16 MB,
32 MB, 64 MB,...
Boyutuna Göre RAM Bellekler:
30 pinli SIMM Bellek: Eski bilgisayarlarda kullanilirdi. 486'lardan sonra üretimden kalkti. RAM
bellegin ana karta baglandigi yerdeki pin sayisi oldukça ufakti ve küçük boyutlu bir bellekti.
72 pin SIMM Bellek: Pentium II'lerle birlikte üretimden kalkti. Ana karta baglandigi yerdeki dis sayisi
72 idi.
168 pin DIMM Bellek: Günümüz ana kartlarinda bu 168 disli bellekler kullaniliyor. EDO ve SDRAM
bellek modellerinde bu boyut kullanildi.
Üzerindeki Yongalara Göre RAM Bellekler: 6
Standart RAM Bellek: Piyasadan kalkti, üretimi yok.
EDO RAM Bellek: DIMM boyutunda olanlari vardi. 50-60 nanosaniye (ns) hizindaydi. Bunlar da
piyasadan kalkti, üretimi yok.
SDRAM Bellek: 10-12 ns hizinda olanlarla piyasaya girdi. Daha sonra 100 MHz veriyolunu kullanan
islemcilerle birlikte PC/100 standardinda, 6-8 ns hizinda olanlari çikti. PC/133 bugün yaygin sekilde
kullaniliyor.
RDRAM Bellek: Pentium IV ana kartlar bu türü desteklemektedir.
Özelliklerine Göre RAM Bellekler
Pariteli RAM Bellek: Bilgi 0 ve 1'ler halinde bellege ulastiginda fazladan bir yonga ikili sayi
düzeninde hesap yapip toplam rakam yanlis gelirse veriyi geri gönderip tekrar hesap yapilmasini sagliyor.
Hata Düzeltmeli (ECC RAM) Bellek: Yanlis bilgiyi anladiginda hatanin hangi 0 ve 1 de oldugunu
çözüp düzeltiyor.
SPD'li RAM Bellek: Özellikle 100 MHz veriyolunu kullanan sistemlerde bellekteki yongaya ugrayip
hal hatir soruyor, yonganin hiz ve özelliklerini ögreniyor. Ana kart bunu destekliyorsa gerekli bilgileri
kullanarak komsu RAM'ler ile arabuluculuk yapiyor.
Yakin gelecekte, ana kartlarda 133 MHz'lik veri yolu kullanilmaya baslandiginda ayrica RAMBUS
DRAM (RDRAM) bellekler de kullanima geçecek. SDRAM'in üzerine kondugu plakaya DIMM deniyordu.
Yeni plakalara RIMM denecek. Öncelikle 72 disli SIMM'den 168 disli DIMM'e geçerken oldugu gibi.
1.2.4 DIS BELLEK BIRIMLERI (Secondary Memory Devices)
Verilerin kalici olarak saklandigi yerdir. Dis bellek birimleri sabit diskler, disketler, CD'ler ve
teyplerdir. Günümüzde birimi giga byte (GB)'dir. Bilgisayarlarda 2.1, 3.2 GB sabit diskler kullanilmaktadir.
1.3 BILGISAYAR ÇEVRE BIRIMLERI
Bu birimler bilgisayar kasasi disinda bulunup bilgisayara baglanan birimlerdir. Çevre birimleri genel
olarak üç grupta siniflandirilir: Bunlar giris birimleri, çikis birimleri, iletisim birimleri.
1.3.1 GIRIS BIRIMLERI
1.3.1.1 Kl avye (keyboard)
Üzerinde harfler, sayilar, isaretler ve bazi islevleri bulunan
tuslar vardir.
Q klavye ve F klavye (Türkçe Daktilo Klavyesi) olmak üzere iki sekilde
siniflandirilabilir.
1.3.1.2 Barkod Okuyucular
Magaza ve büyük marketlerde kullanilan ve barkod
okuyucu olarak adlandirilan tarayicilar vardir. Magazalarda
her ürünün kendine ait bir numarasi
bulunmaktadir. Ingilizce kisaltisi UPC olan Uluslararasi
Ürün Kodu (UÜK) 'nun bir parçasi olan bu numara, ürün
üzerindeki etikette dikey çubuklarla gösterilir. Bu çubuklar,
çubuk kodlar olarak algilanmakta olup, yalnizca çubuk kod
okuyucusu tarafindan okunabilir.
Bu tarayicilar, satilan ürünlerin üzerindeki seri numarasini okuyarak bu numaranin
karsiligi olan ve bilgisayarin belleginde bulunan "fiyat-isim-model" gibi bilgilerin ekrana, oradan da fatura veya
satis fisine yazdirilmasini saglar.
Barkodlarin bilgisayara takilmasi, birlikte gelen bir ara kablo yardimi ile
olur. Bu ara kablo, klavye ve barkodun ayni soket yardimi ile kullanilmasini
saglar. Takilmasi çok kolaydir. Barkod destegi olan yazilimlarin çogunda,
herhangi bir tanimlamaya ihtiyaç olmadan sisteme uyarlanir.
1.3.1.3 Grafik masasi 7
Özel bir kalem kullanarak ekranda yazi ve sekillerin gözükmesini saglayan küçük kare biçiminde
masadir. Masa üzerindeki hareketlerin bilgisayara aktarilmasini saglar. Daha çok masa üstü yayincilikta, çizgi
film ve karikatür hazirlanmasinda kullanilir.
1.3.1.4 Dokunma Ekranlari (Touch Screen)
Ekranda gözüken komut üzerine parmak ile dokundugunda o komutun çalismasini saglayan ekran
tipidir.
1.3.1.5 Oyun Çubugu (Joystick)
Genellikle oyun oynamak için kullanilir. Üzerinde bulunan tuslarla
çalistirilarak bilgisayara komut verilmesi saglanir.
Bilgisayardaki bazi oyunlarin rahat ve gerçege daha yakin kontrol
edilmesine yarayan bir aygittir. Oyun çubugu olarak da bilinir.
Bir bilgisayara iki oyun çubugu baglanarak bir oyunu iki kisinin karsilikli
oynamasi saglanabilir.
Bilgisayara baglanmasi çok kolaydir. Bir oyun çubugu baglantisi için, I/0 karti
üzerinde bulunan game port kullanilabilir. Ayrica birçok ses karti üzerinde de
bir game port vardir.
Iki oyun çubugu baglanmasi durumunda ise iki adet oyun çubugu
baglantisina olanak taniyan 8 bitlik bir joystick arabirimi kullanilmalidir.
Burada game port ile ilgili bir durumu belirtmek gerekmektedir. Ses karti ve
I/O karti üzerinde ayni anda game port bulunmasi durumunda bir çakisma olabilir. Bu nedenle oyun çubugu
saglikli çalismaz. Bu sorun, ses karti ya da I/O karti üzerindeki game port devre disi birakilarak çözülebilir. Bu
islem için ses karti ve I/O karti kullanici kilavuzundan yararlanin.
Ses kartlari üzerindeki game port, ayni zamanda MIDI girisi olarak ta kullanilmaktadir.
1.3.1.6 Fare (mouse)
Ekranda gözüken imleç yardimiyla komut girisi yapmaya yarar. Farenin
çevre birimi olarak kullanilmasiyla, isaretleme, tiklama ve sürükleme yapilarak
islemler yaptirilir.
Imleç: Farenin ekran üzerinde nerede oldugunu gösterir.
Tiklama: Farenin sol veya sag tusuna bir kez basilmasidir.
Çift Tiklama: Farenin sol tusuna kisa araliklarla iki kez arka arkaya
basilmasidir. Bir simgeye yüklenen islevin yerine getirilmesini saglar.
Sürükleme: Farenin sol tusunu basili tutarak imlecin yerinin degistirilmesidir.
1.3.1.7 Tarayici (Scanner)
Son yillarda bilgisayarli yayincilik ve tasarim islerinin yayginlasmasiyla birlikte sikça kullanilan
tarayicilar, kagit üzerindeki grafik ve resimleri (renkli ya da siyah-beyaz)
bilgisayara aktaran aygitlardir.
Klavyeler yardimiyla harf ve karakterler bilgisayara aktarilabilir
ama resimlerin aktarilmasi ancak tarayicilarla olanaklidir. Tarayicilarin
çalisma ilkeleri basit olmakla birlikte, lazer yazicinin tersi bir islem yaptigi
söylenebilir.
Taranacak kagit, üst tarafindan alta dogru satir satir, isiga duyarli elemanlar tarafindan taranarak
sayisallastirilir. Tarama sirasinda taranan nesne bir isik kaynagi tarafindan aydinlatilir. Bu sekilde taramanin
daha iyi yapilmasi saglanir. Taranmasi istenen görüntü üzerinden isik geçtikten sonra bir mercek araciligiyla
fotoelektrik hücrelerden olusan bir görüntü algilayici (image sensor) üzerine düsürülür. Bu sekilde isik degeri
ölçülerek bu degere göre bir voltaj degeri olusur.
Degisik voltajda elektrik sinyali üreten bu algilayici, daha isikli ve daha açik tonlardaki sekilleri
(desenleri) yüksek voltajla, koyu sekilleri ise düsük voltajla gösterir. Buradaki analog sinyaller, bir analog-
sayisal dönüstürücü devresi ile sayisallastirilarak bilgisayara iletilir.
Sinyaller görüntü dosyasi olarak bilgisayar ortaminda olusur ve resim dosyasi formatinda kaydedilir. Bu
resim dosyasi üzerinde her türlü degisiklik yapilabilir. 8
Tarayicilar çözünürlüklerine, algilayabildikleri renk sayisina ve tarayabildikleri kagit boyutuna göre
çesitli model ve tipte üretilmislerdir.
Büyük boyutlarda olmayan çalismalar için genelde el tarayicilar kullanilir. Sayfa üzerinde gezdirilerek
kullanilirlar. A4 boyutundaki büyük tarayicilara göre bazi üstünlükleri vardir. A4 tarayicilar bir fotokopi
makinesi gibi kullanilir. Örnegin, bir fotokopi makinesine veya A4 tarayiciya sigmayan kalin bir kitabin
sayfalari el tarayicisi ile kolayca taranabilir. Bu ise, el tarayicilarinin, fiyatlari yaninda önemli bir üstünlüktür.
OCR ( Optical Character Recognition )
Tarayicilar yardimiyla resimlerle birlikte yazilar da bilgisayara aktarilabilmektedir. Ancak bilgisayar
aktarilan yaziyi resim olarak görmektedir. Bu nedenle, b ir fotograftan farkli olmayan grafik dosyasi içindeki
yazilar OCR (Optical Character Recognition/Optik Karakter Tanima) adi verilen programlar araciligiyla çözülüp
metin (text) dosyalarina dönüstürülür.
Böylece OCR programiyla ASCII metinlere dönüstürülen yazilar üzerinde her türlü degisiklikler
yapilabilir. Hem de bu sekilde saklanan dosyalar, resim dosyalarindan daha az yer kaplamaktadirlar. Ancak,
bunlara ragmen OCR programlarinin hatasiz çalismalari henüz olanakli degildir.
Tarayicilarin bilgisayara takilmasi, yanlarinda gelen 8 bitlik bir ara birim karti yardimi ile gerçeklesirdi.
Günümüzde tarayicilar, her bilgisayarda olan USB portuna direkt baglanabilmekte, ayri bir karta ihtiyaç
duyulmamaktadir. Daha sonra tarayicinin yazilimini sisteme yüklenir.
1.3.1.8 CD-ROM Sürücü (Compact Disk-Read Only Memory ) ve CD-ROM’lar
CD-ROM Sürücüler:
Son yillarda yaygin olarak kullanilmaya baslanan veri
depolama birimidir.
Bir CD'de yaklasik 24 ciltlik bir ansiklopedideki
tüm bilgiler saklanabilir. Bir program yüklerken 40 disketin
takilip çikarilmasi yerine CD-ROM'lar tercih edilir. CD-
ROM'lar özellikle çok büyük yer kaplayan çoklu ortam
(multimedia) bilgilerini (ses, video, resim, animasyon)
içeren yazilimlar için zorunludur.
CD-ROM üzerindeki bilgiler silinip degistirilememektedir. Ancak günümüzde defalarca (yaklasik 3000
kez) yazilip silinebilen CD-RW’ lerde mevcuttur.
Yazilabilir CD-ROM'lara CD-ROM yazicilarla kopyalama yapilmaktadir.
CD-ROM sürücülerde müzik CD'leri de dinlenebilir.
Bir CD sürücü alirken veri transfer hizi büyük olanlar tercih edilmelidir. Günümüzde yaygin olarak 50
Hizli CD-ROM sürücüler satilmaktadir.
Standart bir CD-ROM'a 650 MB veri depolanabilir. Son yillarda yapilan çalismalarla 700 MB veri
depolanan CD-ROM’larda yayginlasmistir.
Kapasite olarak 1 MB, resimsiz kalin bir roman kadardir. Kapasitesi düsünülerek kiyaslanirsa, bir CD-
ROM'a 20 cilt kalinligindaki bir ansiklopedi depolanmaktadir. Bu ansiklopediler ses, resim, video görüntü,
animasyon ve grafik (çoklu ortam) özellikleri de içermektedir.
Disketlere ve sabit diske veriler manyetik olarak kaydedilir. Verilerinizin bozulmamasi için
disketlerinizi manyetik ortamdan uzak tutunuz.
CD-ROM'lardaki veriler optik olarak kaydedilirler. Kolay bozulmazlar.
CD-ROM'lardaki verilerin korumak için çizilmemesine dikkat etmek gerekir.
CD-ROM sürücü varsa hard diskten sonraki en son sürücünün adini alir. Örnegin: Hard Disk C ve D
ise, CD-ROM sürücü E ile belirtilir.
Bunlarin yaninda Laser Disk Sürücüsü, video, kamera, mikrofon, televizyon ve radyo'da giris birimi
olarak kullanilmaktadir.
CD-ROM (Compact Disk-Read Only Memory/Kompakt Disk-Salt Okunur Bellek):
CD ROM'lar, bazi özel durumlar disinda verilerin sadece okunabildigi
ortamlardir. Bu özel durumlar, okunur/yazilir CD'ler ve kayit cihazlaridir.
CD ROM'lar özellikle çoklu ortam uygulamalarinin en gözde elemanidir.
Bir CD ROM içerisine büyük bir ansiklopediyi ya da yüzlerce oyunu sigdirmak
olanaklidir. CD ROM'lar görünüs bakimindan plaklari andirmaktadir. Kapasiteleri
ise, disketlerin çok üstünde olup 650 – 700 MB'a kadar varmaktadir.
Bilgisayarlarda kullanilan CD ROM'lar müzik setlerinde bulunan CD'ler
ile çok benzer olmalarina ragmen, aralarinda bazi farklar vardir. Bu farklar;
9
· CD ROM üzerinde hata bulma ve düzeltme özelligi vardir. CD'lerde bu özellik yoktur.
· CD ROM'larin üzerine çesitli veriler yani resim, film, metin ve ses gibi bilgiler sayisal olarak
kaydedilir.. CD'lere sadece müzik de kaydedilebilir.
Bir çok CD ROM sürücüye CD takilarak müzik dinlenebilir.
CD-ROM'un Okunmasi:
CD ROM'lardaki bilgilere, bilgisayar üzerindeki CD ROM sürücüleri araciligiyla erisilir.CD ROM
üzerinde veriler, yani 0 ve 1 dizileri, bir grup girinti ve çikinti ile gösterilir. Bu girinti ve çikintilar, çiplak gözle
görülemeyecek kadar küçüktür
Sabit bir hizla dönen CD ROM üzerinde okuma islemi su sekilde gerçeklesir:
· Lazer okuyucu kafa bir isin demeti yollar.
· Bu isin, kafa üzerindeki bir dizi mercek yardimi ile CD üzerinde belli bir alana odaklanir.
· Lazer isini, CD'nin plastik kaplamasindan geçerek alüminyum tabaka üzerindeki girinti ve çikintilardan
yansitilir. Isin, girintiler tarafindan kötü, çikintilar tarafindan iyi yansitilir.
· Yansiyan isin elektriksel sinyallere çevrilir.
· Yorumlanan elektriksel sinyaller, verilere dönüstürülerek bilgisayara yollanir.
1.3.2 ÇIKIS BIRIMLERI
1.3.2.1 Disket sürücü (disket driver) ve Disketler
Disketler:
Disketler, bilgisayarda bilgi kaydetmek ve tasimak için kullanilir. Bir zamanlarin tek sabit kayit
ortamlari oldugu düsünülürse, bilgisayarda çok önemli bir yer tuttuklari söylenebilir. Disketler sabit disklere
göre çok yavastirlar.
Bilgisayarlarda en yaygin kullanilan disketler, 3.5" 1.44 MB'lik olanlardir.
Disket Türleri
Disketler kapasite, yüzey sayisi ve yogunluklarina göre çesitli türlerdedir. Bu türler söyle siralanabilir:
720 KB'lik : çift yüzeyli (double sided), çift yogunluklu (double density) DS/DD
1.44 MB'lik: çift yüzeyli (double sided), yüksek yogunluklu (high density) DS/HD
2.8 MB'lik: çift yüzeyli (double sided), gelistirilmis yogunluklu (extended density) DS/ED
Disket Sürücüler
Disketler üzerindeki islemler (okuma/yazma), disket sürücüler tarafindan gerçeklestirilir. Disket sürücü
içinde, bir kafa mekanizmasina bagli iki adet okuma/yazma kafasi vardir. Bu okuma/yazma kafalari bir motor
yardimiyla hareket ettirilir. Sürücüye takilan disketin iki yüzünü, iki kafanin ayni anda taramasiyla okuma/yazma
islemi yapilir.
Disketin manyetik kaplama yüzeyine kayit yapmak için MFM (Modified Frequency
Modulation/Degistirilmis F rekans Modülasyonu) yöntemi kullanilir. Bu yöntemle veri hücrelerindeki manyetik
yapi degistirilir. Veri, hücrelerde bir degisiklik olup/olmamasi ile tanimlanir. Bu manyetik yapi degisiklikleri
okuma/yazma kafasi tarafindan elektrik sinyallerine çevrilir. Disket sürücü üzerinde bulunan kontrol devresi, bu
sinyalleri disket sürücü arabirimine yollar.
Her bilgisayarda bir disket sürücü bulunmasi gerekir. Farkli kapasite ve sekilde sürücüler vardir.
Bunlar;
360 KB, 5,25" DISKET SÜRÜCÜ
1.2 MB, 5,25" DISKET SÜRÜCÜ
720 KB, 3,5" DISKET SÜRÜCÜ
1.44 MB, 3,5" DISKET SÜRÜCÜ
2.8 MB, 3,5" DISKET SÜRÜCÜ 'lerdir.
Günümüz bilgisayarlarinda en yaygin kullanilan sürücü 3,5",1.44MB'lik disket sürücüdür. Bu disket
sürücü 720KB ile 1.44MB'lik disketleri okuyup-yazabilmektedir.
1.3.2.2 Ekranlar (Monitörler) ve Ekran Kartlari
Ekranlar (Monitörler): 10
Monitör, çogu zaman ekran olarak da bilinen, görüntüleri olusturan, içeren ve sunan bir araçtir.
Bilgisayarlarin çogunda katot isinli (CRT-Cathod Ray Tube) monitör kullanilir. Katot is inli monitörlerin görüntü
olusturma mantigi TV ile aynidir. LCD Liquid Cyrstal Display ve gaz plazma monitörler ise, daha hafif ve az yer
kapladiklari için çogunlukla tasinabilir sistemlerde kullanilirlar. Monitör, grafik kartlari ile birlikte bilgisayarin
temel görüntü sisteminin bir parçasidir. Hem giris hem de çikis birimi olarak kullanilir. Giris ve çikis
birimlerinden gelen verilerin sonuçlarinin ekranda gözükmesini saglar. Bilgisayarla kisi arasinda iletisim saglar.
CRT (Cathode Ray Tube) Ekran (Monitör) ve Ekran Kartlari:
CRT monitörlerin çalisma prensibi hemen hemen tüm monitörlerde (monochrom, renkli) aynidir.
CRT, elektron parçaciklarinin hareketini kolaylastirmak için havasi alinmis
bir tüpten ibarettir. Katod (elektron tabancasi) tarafindan seri halde yollanan elektron
parçaciklari, tüpün degisik kesimlerine dogru hizla çarpar. Renkli monitörlerin
çalisma ilkeleri de temelde aynidir. Ama renkli monitörlerde 3 adet katod bulunur. Yesil,
mavi ve kirmizi ile bütün renkler elde edilebildiginden, renkli monitördeki her
bir elektron tabancasi, ekranin gerisindeki tabakada bulunan bir fosfor noktacigina ates
eder. Elektron fosfora çarptiginda onu parlatir, ama bu parlaklik çok uzun sürmez. Onun
içindir ki, görüntü d egismese bile ayni islemin tekrar tekrar yapilmasi gerekir. Katodlar ekrani sürekli olarak
tazeler. Tarama ve tazeleme islemi, ekranda satir satir yapilir.
Bir text ekranin genisligi 80 karakter, boyu 25 satirdir.
Grafik ekranda noktalar (pikseller) bulunur. Bir ekranda ne kadar çok piksel varsa ekranin çözünürlügü
artar. Örnegin çözünürlük 640 x 480 , 800 x 600 , 1024 x 768 piksel olabilir. Ekranin kaliteli olmasinin çok
büyük önemi vardir.
Ekranlardan titresimsiz ve az radyasyonlu olanlari tercih edilmelidir. Ekranlarin boyutu, 14 , 15 , 17 , 20
ve 21 inç 'dir.
Ekranlardaki görüntü netligi noktalar arasindaki uzaklikla ilgilidir. Iki nokta arasindaki uzaklik ne kadar
azsa o kadar iyi görüntü elde edilir. Ekrandaki noktalar arasi uzakligi 0.28 mm ve daha az olanlar tercih
edilmelidir.
LCD (Liquid Crystal Display) Monitörler:
Bu monitörler daha çok tasinabilir bilgisayarlarda kullanilir. LCD monitör, plastik bir tabaka içindeki
sivi kristalin isigi yansitmasi ilkesine dayali olarak çalisir. LCD monitörler isigi yansitarak görüntü
olusturduklari için, isiksiz bir ortamda bir sey görünmez. Fazla isikli ortamda ise
ekranda isik yansimasi olacagindan görüntü yine saglikli olarak
algilanamayacaktir.
Hareketli görüntüler çok bulaniktir. Sivi kristal akisinin yavasligi
görüntü izinin hemen silinmemesine neden olur;
Bu dezavantajlarin yani sira, harcadigi gücün düsük olmasi, çok küçük
hacimleri ile tasinabilir bilgisayarlar için vazgeçilmezdir.
LCD monitörlerin tasidigi olumsuzluklar son yillarda üreticileri yeni
arayislara itmistir. Bazi LCD modellerinde, "arkadan aydinlatma" yöntemi
kullanilarak monitörün bulundugu ortamdaki isik dengelenir. Böylece ekrandaki istenmeyen yansimalar bir
ölçüde önlenir.
LCD Monitör Çesitleri:
Su ana kadar çesitli LCD monitör teknolojileri kullanilmistir. Bunlar, pasif matriks, dual scan ve aktif
matriks'tir.
Pasif Matriks Monitör: LCD monitörler genel ilkelere göre çalisirlar. Farklilasma piksellerin
aydinlatilmasinda ortaya çikar. Pasif matriks monitörlerde, her bir piksel, ekran tazelenmeden önce söner. Bu
ekranlarda tek bir defada bir satirdaki pikseller aktif hale getirilir. Bir piksel tekrar aktif hale getirilinceye kadar
parlakligini kaybeder. Ekran tazeleme hizi çok yavaslayarak görüntü kalitesinin düsmesine neden olur.
Dual Scan Monitör: Bu monitörler genel olarak pasif matriks monitör gibi çalisirlar. Temel farklilik,
ekranin ikiye bölünmüs olmasidir. Ekranin herbir bölümü ayri ayri taranarak, ekran yenileme hizinin iki katina
çikmasi saglanir. Bu farklilik görüntü kalitesi nde bir iyilesme saglamaktadir.
Aktif Matriks Monitör: Pasif matriks monitörlerin tersine aktif matrikslerde, her bir pikseli kontrol
eden ayri ayri transistörler vardir. Bu transistörler, piksellerin henüz parlakligini yitirmeden yenilenmesini
saglarlar. Her pikselin kendine ait bir regülatörü (dengeleyicisi) vardir. Bu dengeleyici yardimiyla her bir piksele
ait voltaj digerini etkilemedigi için çok daha iyi görüntüler elde edilebilmektedir.
Ekran Kartlari: 11
Ekran kartlari, önceleri görüntüleri metin tabanli monitörlere aktarmaya yarayan basit kartlardi.
Örnegin, yazi yazdikça bunlari ifade eden 0 ve 1'lerden olusan sinyalleri monitöre görüntü halinde gönderen,
islemcinin isledigi verileri dogrudan ekrana karakterler halinde yansitan kartlardan ibaretti. Daha sonra
uygulamalar gelistikçe kartlar da gelisti, ekranda grafik çizdirme özellikleri artti. Bir gün video görüntülerinin
tam ekran oynatilmasini saglayan, bol sikistirmali oldugu için az yer kaplayan MPEG-1 standardi çikti. Bu
standart, sikistirilmis görüntünün çözülerek kare atlamasiz ve tam ekran oynatilabilmesi için özel MPEG-1
kartlar gerektiriyordu. Ancak kisa sürede güçlü ekran kartlari da MPEG-1 oynatmaya basladi. O zamanlar üç
boyutlu modelleme ve tasarim çalismalari yapan (örnegin bu uygulamalarda olusturduklari nesneleri bilgisayarda
bir doku ile kaplatmak için güçlü ekran kartlarina ihtiyaç duyan) profesyoneller disinda herkes, bir ekran
kartinda MPEG-1 oynatma özelligi bulunup bulunmadigindan baska bir seye bakmiyordu. Tabii bir de bir ekran
kartinin daha fazla rengi daha yüksek çözünürlükte gösterebilmesi bellek kapasitesine bagli oldugundan, ekran
karti üzerinde yeterli bellek bulunmasina özen gösterilirdi. Günümüzde ekran kartlarinda bunlarin yani sira
aranacak baska ölçütler de var. Ancak sunu bastan belirtmek gerekir: Bugün ekran kartlarindaki gelismeler
islemcilerdeki gelismeleri geçti. Teknolojisi en hizli gelisen donanim diyebiliriz. Artik 5 -6 ayda bir yeni bir
ekran karti teknolojisi çikiyor.
Günümüzdeki ekran kartlari PCI ve AGP veriyolunu kullaniyorlar. Veriyollan konusuna "Ana kart"
bölümümüzde deginmistik. Ekran kartlarinin kendi islemcileri ve bellekleri olur. Bugün son kullaniciya yönelik
olarak yeni çikan ekran kartlarindaki islemcilerin, tek basina, Pentium'lardan hemen önce kul landigimiz 486
islemciler kadar güçlü oldugu söyleniyor.
Çözünürlük, Renk, Hiz : Ekran üzerindeki görüntü binlerce (veya milyonlarca) noktadan olusur.
Bunlara pixel adi verilir. Her bir pixel farkli renk ve parlakliga sahip olabilir. Bir ekranda görüntülenebilen pixel
sayisina çözünürlük adi verilir. Ekranimiz iki boyutlu oldugundan çözünürlük 1024x768 gibi iki rakamla ifade
edilir. Bunlarin ilki yatay düzlemdeki, ikincisi dikey düzlemdeki pixel adedini ifade eder. Çözünürlük arttikça
ekranda daha fazla pixel görüntülenir. Ancak yüksek çözünürlükte küçülen piksellerin detay seviyesi yükselir ve
monitörler boyutlarina bagli olarak belirli bir çözünürlükten sonrasini gösteremezler. Çözünürlükler isletim
sisteminde önceden belirlenmis setler halinde tanimlanirlar (640x480, 800x600, 1024x768 gibi) ve bir
bilgisayarda genelde bunlarin 2 veya 3'ü kullanilir. Standart monitörlerde en/boy orani 4:3'tür. Bu çözünürlükler
de buna uygundur (sadece 1280x1024 5:4'e karsilik gelir, ama bu da 4:3'e çok yakindir). Böylece görüntüler
ekranda buna göre çizilir, bir daire elips seklinde görünmez.
Ekran üzerindeki her piksel üç renk sinyalinin (kirmizi, yesil ve mavi) bir bilesimi olarak görünür. Her
pixel'in görünümü bu üç isinin yogunlugu (parlakligi) tarafindan belirlenir. Her üçü de en yüksek parlakliktaysa
pixel beyaz görünür, en düsük ise siyah görünür vs. Bir pixel'de görüntülenebilen renk adedi, renk derinligini
belirler. Buna bit derinligi de denir, çünkü renk derinligi bit cinsinden ölçülür. Piksel basina daha fazla bit
kullanilirsa, görüntünün renk detayi daha hassas, daha gerçege yakin olur. Tabii, renk derinligi arttikça bellekte
saklanmasi gereken bilgi sayisi da bit cinsinden artar. Bunun yaninda ekran kartinin islemesi gereken veri sayisi
artar, maksimum tazelenme h izi düser. Asagidaki tabloda günümüz bilgisayarlarinda kullanilan renk derinlikleri
verilmistir:
Renk Derinligi Görüntülenen
Renk Adedi
Pixel Basina Bellekte
Kaplanan Alan (Byte)
Renk derinliginin Genel Ismi
4 Bit (24) 16 0,5 Standart VGA
8 Bit (28) 256 1 256 Renk
16 Bit (216) 65,536 2 Yüksek renk (High Color)
24 Bit (224) 16,777,216 3 Gerçek Renk (True Color)
Ekran Karti Tazelenme Hizlari ve Interlace: Bir ekran kartinda,
ekran karti belleginin (video bellegi) içerigini okumaktan
sorumlu aygit RAMDAC'tir. Bellekteki sayisal verileri (1 ve
0'lardan olusan) okuyup monitörün
görüntüleyebilecegi analog video sinyallerine dönüstürür.
RAMDAC'in dönüstürme ve aktarma becerisi, tazelenme hizini
belirler. Bir ekran kartinin tazelenme hizi, RAMDAC'inin
video sinyallerini saniyede kaç kere monitöre
gönderebilecegine baglidir. Ayni sekilde monitörün de tazelenme
hizi olur, çünkü o da bu gönderilen sinyallerle ekrani tekrar tekrar boyar. Bu islemler belirli bir hizda yapilmazsa
titresim olur; gözü rahatsiz eder. Tazelenme hizi bir frekans birimi olan Hz (hertz) cinsinden ölçülür.
"Interlacing" daha yüksek çözünürlügü "ucuza" sunmak için gelistirilmis bir tekniktir. Ekranin
satirlardan olustugunu ve bu satirlara bir numara kondugunu düsünün. Interlacing tekniginde, monitörün elektron
tabancasi her tazelenme sirasin-da ekranin sadece yarisindaki satirlari (tek veya çift numarali satirlari) yeniler.
Intelacing normalde 871 lz'de yapilir (aslinda ekranin yarisi tarandigindan 43.5 Hz). Bu islem hizli yapildigi için 12
gözümüz tek ve çift satirlardaki renk degerlerini ayri ayri çiziliyormus gibi görmez ama toplam etkisi olumsuz
olabilir. Örnegin yüksek tazelenme hizi isteyen animasyon, video gibi uygulamalarda titresim yasanir; çogu
insan da bunu farkeder, gözü rahatsiz olur. Bu yüzden non-interlaced monitörler kullanmayi tercih ederiz.
Günümüzdeki Ekran Kartlari:
Günümüzün ekran kartlari daha çok 3D grafikleri hizlandirici özellikleri ile ön plana çiktilar. Bu yüzden
bunlara "3D grafik kartlari" veya "3D hizlandirici" adi da verilir. Piyasaya hakim olan bu grafik kartlar iki
boyutlu islemlerde de (örnegin Windows altinda çalisan Ofis uygulamalarinda, veya dogrudan Windows'ta)
yüksek performans sunduklarindan, bugünlerde 3D hizlandirma özelligi olmayan ekran karti almak pek akillica
degil. Üstelik oyunlarin disindaki 3D uygulamalar da bu kartlardan artik yeterince yararlanabiliyor. Yine de
sadece Ofisinizde sadece Word, Excel gibi uygulamalari çalistirmak, Internet'e baglanmak için bir ekran karti
istiyorsaniz, 3D özellikler inin gelismis olup olmamasi veya 3D uygulamalarda hizli olup olmamasi pek
farketmez, ucuz kartlar da isinizi görür.
Günümüz ekran kartlarinin becerileri, büyük ölçüde üzerlerindeki islemcilere baglidir. Nvidia, 3dfx,
ATI, Matrox, Intel, SiS, S3 gibi firmalar grafik islemcileri üretiyorlar. Örnegin Nvidia firmasi Riva 128, Riva
128ZX, Riva TNT gibi islemci modellerinin ardindan Riva TNT2'yi çikardi ve bu islemcilere sahip kartlar yeni
piyasaya giriyor.
Nvidia'nin en büyük rakibi 3dfx firmasi baslarda sadece oyuncular için, mevcut ekran kartina
baglanarak 3D oyunlarda çalistirilabilen Voodoo ve onu takiben Voodoo2 kartlar üretti. Arada firmanin ayni
amaçla 2D ve 3D uygulamalarda çalisan (yani ayrica bir ekran karti gerektirmeyen) modeli Voodoo Rush pek
basarili olamamisti. Ardindan 2D ve 3D'nin basari ile uygulandigi ama sinirli özelliklere sahip Voodoo Banshe
geldi. Simdi de firma Voodoo3 ile kullanicilarin karsisina çikiyor.
Matrox firmasi ise G100 ve G200 islemcilerinden sonra simdi de G400 islemcili modellerini piyasaya
sürüyor. Bir zamanlar piyasanin lideri olmasina karsin 3D grafiklerde pek basarili olamayarak geri plana düsen
S3 firmasi ise tekrar toparlanmak için bu alanda ürettigi Savage islemcisinin ardindan Savage4 islemcisini
çikardi.
ATI ise yarisa Rage serisinin son üyesi Rage 128 islemcilerle katiliyor. Islemcileri ile bildigimiz Intel
firmasi, i740 islemcisi ile gruba dahil oldu ama bu ucuz islemci oyun severler tarafindan eksik özellikleri ile pek
ragbet görmedi. Firma bunun ardindan henüz yeni bir grafik islemcisi çikarmasa da üzerinde çalistigi biliniyor.
1.3.2.3 Sabit Disk (Hard Disk) Sürücü
Sabit disk bilgisayarinizin "veri merkezi"dir. Tüm programlariniz ve verileriniz burada saklanir. CD-
ROM, teyp yedekleme birimi, disket gibi baska veri d epolama ortamlari da vardir ama sabit diskler, genelde
hepsinden daha yüksek kapasiteli olabilmeleri, daha hizli olmalari ve bilgisayar içinde sabit olmalari nedeniyle
digerlerinden ayrilir.
Yillar boyunca sabit disklerin kapasiteleri, hizlari ve fiyatlarinda büyük degisiklikler oldu. 15 yil önce 10 MB'lik
bir disk 1000 $'a alinabilirken, bugün 65 GB'lik (yani 6500 kati kapasiteye sahip) bir sabit disk 180 $ civarinda
bir fiyata alinabiliyor, üstelik yeni diskler çok daha yüksek hizlara sahip.
Sabit disk içinde metalik bir maddeden yapilmis, ama üzerindeki manyetik kaplama sayesinde yazilip
okunabilen bir veya daha fazla üst üste dizilmis disk plakasi vardir. Bu plakalar sabit bir hizda dönerken alttan ve
üstten disk plakasi üzerine oturan okuyucu kafalar, disk plakasi üzerine bilgi yazar veya yazilmis bilgileri okur.
Yani sabit diskte, diger çogu donanim aygitinin aksine hareketli parçalar vardir.
Disk üzerindeki veriler, silindirler (cylinder), izler (track) ve bölümler (sector) halinde düzenlenir.
Silindirler, diskin yüzeyindeki konsentrik izlerdir. Yani bir diskteki tüm disk plakalarinin arka ve ön yüzeyinde
birbirine denk gelerek sütun olusturan her bir izin olusturdugu bu sütuna silindir adi verilir. Iz ise sektörlerden
olusur ve sektörler bir dis kin 512 byte'lik en küçük birimidir.
13
Bir diskin hizini belirleyen çesitli faktörler:
1. Dönüs hizi (devir/sn): Her disk belli bir hizda döner. Günümüzde IDE arabirimini kullanan çogu
disk 5400 devir/sn hizinda dönerken yakin zamanlarda 7200 devir/sn IDE diskler de yayginlasmaya baslamistir.
Hizli SCSI disklerde ise 10 bin devir/sn'ye ulasilabilir
2. Iz basina sektör sayisi: Bir diske bilgi yazilirken disaridan baslanip içeri dogru ilerlenir. Dis izler
dogal olarak daha uzundur ve üzerlerinde daha fazla sayida sektör vardir. Oysa diskin dairesel sekli nedeniyle
her iz kafa altindaki tam bir turunu ayni sürede tamamlar. Bu da dis izlerdeki sektörlere bilgi yazmak veya
okumak için daha hizli erisildigini gösterir.
3. Erisim süresi (access time): Ayni dosyanin veya çalistirilmak istenen programin parçalari farkli
izlerde olabilir. Erisim süresi kabaca, aranan bilgilere ulasilmasi için bir izden digerine, bir kafadan digerine ve
bir sektörden digerine geçilerek aranan bilginin yer aldigi sektörün okunmasina kadar geçen ortalama süredir ve
milisaniye cinsinden ölçülür.
4. Dahili Veri Transfer Hizi: Amaç diske veri göndermek ve diskteki verileri almak olduguna göre,
transfer hizi bir diskin performansini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Dahili transfer hizi, disk plakalari
üzerinden okunan bilgilerin, disk üzerindeki tampon bellege, disk disina gönderilmeye hazir halde aktarilmasi
isleminin hizidir. MB/sn cinsinden ölçülür.
5. Kullanilan Arabirim: Diskten çikan veriler, islenmek üzere bellege gider demistik. Iste bunun için
bir arabirim kullanilir. Artik IDE disklerde saniyede 33 MB veri aktarimi yapan Ultra DMA/33 veri yolu
standardi kullaniliyor. Oysa okunan bilgi diskin tampon bellegine yeterince hizli veri aktarimi yapilmazsa bu
kapasitenin pek bir önemi yoktur. Çünkü, diskin tampon bellegine daha yavas bir sürede bilgi aktarilirken bu
veri yolu atil kalir. Bu yüzden 16,6 MB/sn kapasiteye sahip ATA-2 disklerden Ultra DMA/33 disklere
geçildiginde disklerin hizi iki kat artmamistir. Çünkü, diskin dahili transfer hizi daha önemlidir. Ayni sekilde
bugünlerde Ultra DMA/66-100 disklere geçilmistir. Bu da yine disklerin iki kat hizlanacagini göstermemektedir.
Yine de yeni standartlar piyasaya hakim olmaktadir ve hizi belirleyen diger faktörlerde de iyilesme olmaktadir.
Master/Slave: Bir ana kart üzerinde iki IDE portu vardir ve her birine ikiser depolama aygiti
baglanabilir demistik. Bu portlardan biri birincil (primary) digeri ikincil'dir (secondary). Bu portlardan birine iki
aygit baglanacaksa birisi ana aygit (master) digeri ikincil aygit (slave) olacaktir. Bu aygitlar dört adede kadar
sabit disk olabilir veya ana sabit disk disinda bunlardan biri veya birkaçi yerine CD-ROM sürücü, CD yazici,
DVD sürücü baglanabilir. Bir sistemde ayni IDE kablosu üzerinde iki disk varsa bunlardan biri master, digeri
slave olacaktir. Çünkü normalde isletim sistemi ana sabit diske yüklenir ve buradan açilir. Bu ayarlamayi diskin
arkasindaki bir jumper sayesinde yapariz. Diskin üzerinde jumper hangi konumdayken diskin master, hangi
konumdayken slave oldugu yazar. Ayni kural, ayni kablo üzerinde bir disk, bir CD sürücü veya CD yazici
varken de geçerlidir. Ayrica bilgisayarda kullanilan ses karti üzerinde bir üçüncü IDE kanali olabilir.
1.3.2.4 Teyp Yedekleme Birimleri
Genellikle önemli ve çok sayida verinin bulundugu
bilgisayar sistemlerinde kullanilir. Bankalar ve büyük hacimli is yerleri
buna en güzel örnektir. Bilgilerin önemliligi ve çoklugu,
disk/disket gibi yedekleme alternatiflerini güvenlik ve kapasite
açisindan ortadan kaldirmaktadir. Örnegin, bir bankada ya da
benzeri bir is yerinde olusturulan günlük verinin 100 MB civarinda
oldugu düsünülürse, veriler sikistirilarak diskete alinsa bile,
ortalama 50 adet disket gerekecektir. Çogu teyp yedekleme
birimi, gerek veri sikis tirma gerekse diger tekniklere basvurarak,
1GB'a kadar veri yedekleyebilirler. Günümüzde bu deger daha da
artmistir. Bu durum da yedekleme birimlerinin disketlere göre ne kadar pratik oldugunu göstermektedir.
Yedekleme birimleri ile gelen teyp yedekleme yazilimlari, yedekleme isleminin kolayca yapilmasini
saglamaktadirlar. Bu tür yazilimlarin, hem kullanimi daha kolaydir hem de performanslari iyidir. Ancak, çogu
yedekleme birimi DOS ortaminda çalismaktadir. Bu nedenle, Windows arabirimi olan yedekleme yaziliminin
sundugu arka plan çalisma seçeneginden yoksundur. Arka plan çalisma seçenegi, zamanini yedeklemeye
ayirmak istemeyenler için idealdir.
Teyp yedekleme birimleri harici ve dahili biçimde olabilmektedir. Eger bilgisayar sisteminin bos bir
sürücü yuvasi varsa, buraya kolayca takilabilecek dahili bir teyp yedekleme sürücüsü, uygun bir çözümdür.
Dahili teyp yedekleme birimlerinin çogu, disket sürücü ile ayni arabirimi kullanir.
Harici yedekleme birimlerinin iki modeli vardir. Birisi, bilgisayar üzerine takilan bir arabirim yardimi
ile kullanilir. Digeri ise, dogrudan paralel porta takilarak kullanilan modeldir. Bu modelde arabirim
kullanilmadigi için performans düsmektedir. Ancak, tasinabilir olmalari bir avantaj sayilabilir. 14
Yedekleme için, teyp yedekleme sürücülerinin disketleri diyebilecegimiz kasetler (data kartus)
kullanilir. Kasetlerin de, disketlerde oldugu gibi, veri kaydetmeden önce formatlanmalari gerekir.
Kasetlerin bozulmasini engellemek için dikkat edilmesi gereken bazi noktalar:
· Kasetleri çok nemli ortamlarda birakmayin. Kaset içindeki manyetik serit, nemden birbirine yapisabilir.
· Dogrudan günes isigina ve isiya maruz birakmayin. Bu sekilde, manyetik serit zarar görebilir.
· Kaset içindeki manyetik seride kesinlikle dokunmayin.
· Kasetleri duman, toz, statik elektrik gibi etkilerden korumak için özel koruyucu kabi içinde saklayin.
· Kasetleri manyetik ortamlardan uzak tutun.
· Son olarak da kasetleri periyodik olarak güncelleyin. Bu islem, saklanan bilgilerin güvenligi açisindan
gereklidir.
1.3.2.5 Yazici (Printer)
Yazicilar, bilgisayar ortaminda üretilen sekil, grafik ve yazilarin kagida aktarilmasini saglayan
araçlardir
Her yazici, kendine özgü bir mikroislemci ve sinirli sayida karakter depolamasina olanak saglayan bir
tampon bellek tasir.
Yazicilar in siniflandirilmasinda temel ölçüt, karakterlerin basiminda kullanilan teknolojik farkliliktir.
Bir yazicinin kalitesini belirleyen ölçütler ise, baski hizi ve birim alandaki nokta yogunlugudur. Renkli baski
yapabilmesi de yazici kalitesini belirleyen bir ölçüt haline gelmektedir.
Baski hizi, saniyede basilan karakter sayisi ya da lazer yazicilarda oldugu gibi, dakikadaki sayfa sayisi
ile ölçülür.
Çesitli türdeki yazicilar bilgisayara paralel ya da seri olarak baglanabilir. Bu baglantiyi saglayan
arabirimler vardir. Seri baglanti, halen bazi yazicilarda kullanilmasina ragmen, çok yavas oldugu için, daha hizli
olan paralel baglanti tercih edilmektedir. Bilgisayar-yazici baglantisinda, veriler tek yönlü (bilgisayardan
yaziciya) olarak iletilir. Bilgisayar ile yazici arasinda bilgilerin yani sira kontrol isaretleri de yollanmaktadir. Bu
isaretler kullanilarak, yazici ile bilgisayar arasinda senkronizasyon ve islem durumlari hakkinda bilgi alis verisi
saglanir. Örnegin, yazicida kagidin bittigi bilgisayara bildirilerek, kullanilan programin kullaniciyi uyarmasi
saglanir.
Yazici teknolojileri, gün geçtikçe daha hizli, daha çok renk verebilen, daha çok noktadan olusan ve
kaliteli çikis verebilen ürünler ortaya koyabilmek için yarismaktadir.
Yazicilar, farkli ihtiyaçlari karsilayabilecek sekil ve modellerde üretilmektedir. Bunlar, nokta vuruslu
(matris), mürekkep püskürtmeli (InkJet) ve lazer yazicilardir.
Nokta Vuruslu (Matris) Yazicilar:
Yazici türleri içinde en yaygin kullanilanidir. Igneli yazici
olarak da bilinir.
Nokta vuruslu yazicilarin yazma kafasi, bir matris seklinde
dizilmis küçük ignelerden olusur.
Nokta vuruslu yazicilarda bir karakterin kagida
basilmasi, yazma kafasi içindeki ignelerin bilgisayardan gelen sinyallere
bagli olarak hareket etmesi ile olusur. Igneler, elektro miknatislarin
yardimi ile öne çikarak, gergin duran mürekkepli bir serit üzerinden
nokta nokta vuruslarla bir karakteri tanimlar. Bu sekilde, serit
üzerinden kagida karakter basilmis olur.
Bu yazicilarda kaliteyi belirleyen faktör yazma kafasi içindeki
ignelerin sayisidir. 9, 18 ve 24 ignelik yazicilar bulunmaktadir. Bugün 9 ve 18 igneli yazicilar da kullanilmakla
birlikte, 24 igneli matris yazicilar daha çok tercih edilmektedir. Igne sayisinin artisi, tek bir karakteri daha fazla
nokta vurusu ile olusturmayi, dolayisiyla birim alana daha fazla nokta sigdirabilmeyi saglar. Bu ise, igne
sayisinin artmasi ile kalite arasindaki paralelligi ortaya koymaktadir. 9 igneli yazicilarda ortalama çözünürlük,
216 x 240 dpi (dot per inch/ inç basina nokta sayisi) kadardir.
Tüm yazicilarda oldugu gibi nokta vuruslularda da bir tampon bellek bulunmaktadir. Nokta vuruslular
için bu bellek genel olarak 4KB ile 32KB arasindadir.
Karakter çesitliliginin olusturulmasi, bold karakterler için, ayni alana ignelerin çift vurus yapmasi ile,
italik harfler için ise, farkli bir igneler matrisi kullanilmasi ile gerçeklesir. Bu nedenle matris yazicilarda karakter
(font) sayisi çok azdir.
Son yillarda nokta vuruslu yazicilarin renkli olanlari da üretilmistir. Yazma seritleri birkaç renkten
olusan bu modeller, özellikle renk gerektiren grafikler için kullanilir. Genellikle kirmizi, sari ve mavi bantlar
tasiyan serit, degisik renkler gerektiginde, ikinci bir motor yardimi ile asagi yukari hareket ettirilir. Ancak bu 15
sekilde iyi bir renk kalitesi alma olanagi yoktur. Renkli matris yazicilar, yogun renk kalitesi gerektirmeyen
islerde kullanilabilir.
Nokta vuruslu yazicilar, normal kagit kullanabilmelerinin yansira, kenarlarinda delikler bulunan ve
"sürekli form" adi verilen özel kagitlara da baski yapabilmektedir. Nokta vuruslu yazicilar, fatura kesmek gibi
çok kopya gerektiren baski islemleri için idealdir.
Mürekkep Püskürtmeli (InkJet) Yazicilar:
Bu yazicilar, yazma kafalari delikler matrisinden
olusan yazicilardir. Bu yazicilarin yazma kafasinin ardinda özel bir
mürekkep içeren hazne bulunur. Bu hazneye kartus adi verilir.
Kartustaki mürekkebin özelligi ise, manyetize edilebilmesidir.
Bilgisayardan gelen komutlara bagli olarak haznenin belli bölgeleri
manyetize edilir. Içerdeki sivi mürekkep, bu bölgelere denk
düsen deliklerden disari firlatilir. Isitilarak firlatilan mürekkep
kabarcigi dogrudan dogruya kagit üzerine yapisir.
Mürekkep püskürtmeli yazicilar, yazma kafasi
bakimindan, igneler matrisinden olusan nokta vuruslu yazicilardan
temel olarak ayrilirlar. Diger yandan nokta vuruslu yazicilar ile
benzesen yönleri de vardir. Bunlardan ilki özellikle mürekkep kullanma sekilleridir. Digeri ise yazilari karakter
karakter basmalaridir.
Püskürtmeli yazicilarin nokta vuruslulara göre en önemli üstünlükleri baski kaliteleridir. Ancak yine de
bir lazer yazici kadar iyi baski yapamamaktadir. Nokta vuruslularda oldugu gibi, karbon kagidi ile baski
çogaltmaya olanak vermez.
Mürekkep püskürtmeli yazicilarda renkli baski da yapilabilmektedir. Temel üç renk, üst üste ayni
noktaya basildiginda diger renkler elde edilir. Bazi modeller disinda renkli ve siyah kartuslar ayri ayri
bulunmaktadir. Mürekkep püskürtmeli yazicilarin çözünürlügü ise, 75 ile 600dpi arasinda degismektedir.
Püskürtmeli yazicilarda bulunan tampon bellek, l6KB ile 4MB arasindadir.
Lazer Yazicilar:
Lazer yazicilar, su ana kadar üretilenler içinde, hizli ve kaliteli baski
yapabilen, en iyi yazicilardir. Üretildiginden beri masaüstü yayincilik
alaninda vazgeçilmez bir araçtir. Bu yazicilardan, matbaa kalitesinde
çikis alinabilmektedir. Özellikle aydinger ya da asetat üzerine çikis alinabilmesi
önemli bir özelligidir. Çünkü bu yolla baski öncesi hazirlik asamalarinin
yerine getirilmesi saglanabilmektedir.
Lazer yazicilar , fotokopi makinelerine benzemektedir. Lazer
yazicilarda da fotokopi makinelerinde oldugu gibi toner
kullanilmaktadir.
Toner tanecikleri, bilgisayardan gelen veriler yardimi ile kagit üzerine
basilir. Herbir toner taneciginin bir noktadaki yogunlugu çözünürlügü ifade etmektedir. Çözünürlük, dpi (dot per
inch/ inç basina nokta sayisi) olarak gösterilen bir degerdir. Bugün yaygin olarak 600 dpi'lik lazer yazicilar
kullanilmaktadir.
Yazicinin belleginde olusturulan sayisal sayfa görünümü, lazer tabancasi yardimi ile tambur üzerine
aktarilir. Tamburun, lazer isiniyla manyetize edilen bölümlerine toner yapisir. Bu sekilde, tambura degen kagit
üzerinde, istenilen karakter ve grafikler olusur.
Lazer yazicilarin sessiz çalismalari, kalite ve hizlarinin yaninda en büyük özellikleridir. Lazer
yazicilarin bir dezavantaji, sürekli form kullanamamasidir.
Bu yazicilarin hizi, ppm (page per minute/dakikadaki sayfa sayisi) ile ölçülür. Diger yazicilarda oldugu
gibi lazer yazicilar da bir mikroislemci ve bellek tasimaktadir. Bellek 512KB ile 4MB arasinda degismektedir.
Lazer yazicilarin renkli baski yapabilenleri de üretilmektedir.
1.3.2.6 Çiziciler (Plotter)
Standart bir yazici ile çizilmesi mümkün olmayan resim ve
grafiklerin çizilmesi için kullanilan bir çikti aygitidir.
Özellikle mühendislik ve mimarlik alanlarinda ayrintili planlar
ve karmasik tasarimlar için kullanilan çiziciler, bilgisayara seri porttan
baglanir. Çizicinin bütün yazicilardan temel farki, baski yaparken
kullandigi araçtir. Yazicilar kagidin üzerine bi rtakim harf ve karakterleri ya
da noktalari basarken, toner ya da mürekkep kartusu kullanir. Çiziciler ise, 16
kagidin üzerine sekilleri çizmek için bir kalem kullanir. Bu kalem çesitli renklerde olabilir.
Çiziciler, yazicilardan çok daha büyük boyutlardaki kagitlara baski yapabilir. Standart bir çizici
kagidinin boyutlari, 21.59x27.94 cm ile 91.44x121.92 cm arasindadir.
Çiziciler daha çok CAD (Computer Aided Design/Bilgisayar Destekli Tasarim) yazilimlari tarafindan
desteklenmektedir.
Bilgisayardan gelen verilere göre, çizicideki kalemlerin hangi noktadan çizmeye baslayip hangi noktada
duracaklari belirlenir.
Iki tür çizici çesidi vardir:
Drum Çizici:
Çizim sirasinda kagit da kalem gibi hareket eder. Drum çizici modelleri, daha büyük kagitlarla çalisma
olanagi tanir.
Flatbed Çizici:
Bu çizicilerde kagit sabittir. Kagidin sabit tutuldugu modellerde, çizimler daha hassas ve kesindir.
1.3.2.7 Ses Kartlari
Ses kartlari, bilgisayarlarda bir zamanlarin beeep sesinin
ötesinde, olaganüstü sesler sunabilen kartlardir. Bilgisayar
hoparlöründen çikan basit sistem sesleri de ses kartlari yardimiyla
yükseltilebilir. Ses kartlarinin harici hoparlörleri bulunmaktadir.
Ses kartlari, genel olarak 8 ve 16 bitlik olabilmektedir.
Bunlara, Sound Blaster ve Sound Blaster16 örnek verilebilir. 32
ve 64 bitlik ses kartlari da bulunmaktadir.
Her alanda oldugu gibi bu alanda da çesitli standartlar
vardir. Ses kartiniz Sound Blaster ise hiçbir uyum problemi
çikarmadan kullanilabilir. Hemen hemen tüm bilgisayar programlari
Sound Blaster'i desteklemektedir. Sound Blaster'dan sonra gelen ses karti standardi ise Adlib'dir.
Ses kartlari, bilgisayarlarin birkaç ses çiktisi verebilen özel ses birimleri haline gelmistir. Ayrica bir
mikrofon ya da bir müzik a ygitindan girilecek sesler bilgisayar üzerine islenebilir. Çikis güçleri ortalama 3 -5
Watt arasindadir.
Gelismis ses kartlari yardimi ile bilgisayara sesle kumanda etme olanagi da ortaya çikmaktadir. Sound
Blaster16 Pro ile gelen bir yazilim yardimi ile windows ortaminda tüm komutlar sesli olarak verilebilir. Ancak
bir sesin tanimlanmasi hiç de kolay degildir. Örnegin bir komutun uygulanmasi için, komutu veren kisinin çok
farkli sekillerde o komutu tekrar etmesi gerekmektedir. Ancak gelismekte olan teknoloj i, bu sorunlari asarak
bilgisayarlarin sesli kontrol edilecegi günleri müjdelemektedir.
Ses kartlari, gelisen oyunlar ve windows'un sundugu olanaklar ile birlikte bir bilgisayar için
vazgeçilmez olmaktadir. Ses kartlari ile birlikte video / grafik uygulamalarinin gelismesi ile çoklu ortam
(multimedya) kavrami dogmustur.
Çoklu ortam metin, ses, grafik ve videonun bir arada kullanilmasidir. Çoklu ortam, yakin vadede bir
bilgisayar için vazgeçilmez bir standart halini almaktadir.
1.3.3 ILETISIM BIRIMLERI
Iletisim birimleri, b ilgisayarin klavye ve fare disindaki diger bilgisayarlara ve elektronik aletlere bilgi
göndermeye ve onlardan bilgi almaya yarayan, bilgi alisverisini saglayan birimleri, seri ve paralel giris -çikis
birimleridir.
Bilgisayarlarda iletis im, seri ve paralel olarak gerçeklesmektedir.
1.3.3.1 Seri Iletisim
Bilgisayara verileri bir dizi seklinde göndermek ve ayni sekilde almak için olusturulmus bir giris/çikis
kapisidir. Seri çikis, bir kablo üzerinden verileri bir sira halinde, her seferinde 1 bit olmak üzere yollar. Verilerin
transfer edildigi kablolar iki tanedir. Bu sekilde bir kablodan veri gönderilirken digerinden veri alinabilir.
Seri giris -çikislara modemler, fareler ve yazicilar baglanir. Iki bilgisayar arasina bir seri iletisim kablosu
baglayarak, bunlar arasinda veri transferi gerçeklestirilebilir. Seri giris -çikislar kisaca COM Port 17
(Communication Port/Iletisim Portu) olarak adlandirilirlar. Bir bilgisayarda birden fazla seri giris -çikis
bulunabilir. Bu çikislar COMl, COM2, vb. diye adlandirilir.
Standart bir bilgisayarda, artirilabilmekle birlikte, çogunlukla iki adet seri giris -çikis bulunmaktadir.
Bilgisayarin seri giris -çikislar RS-232C (Electronics Industries Association Reference Standard 232 version C)
olarak bilinen uluslararasi standartla uyumludur.
Seri giris -çikis konnektörleri, 9 ve 25 pinlidir.
Hand Shake: Bilgisayar ile çevre birimleri arasindaki gerekli iletisimin saglanabilmesi için, veri
alisverisinden önce yapilan hazirlik isaretlesmesine el sikisma (hand shaking) denir.
1.3.3.2 Paralel Iletisim
Seri giris -çikislarda oldugu gibi paralel çikislarda da veri gönderilir. Ama bir seferde 1 byte, her biri 1
bit olmak üzere 8 kanaldan gönderilir. Bitler ayni anda gönderildiginden, kablo üzerinde birbirlerine paralel
olarak gönderilmis gibi olur. Paralel giris -çikis, adini da bu durumdan almaktadir.
Ilk olarak Centronics firmasi tarafindan gelistirilen paralel giris -çikislar, Centronics arabirimi" olarak
adlandirilmistir.
Paralel çikislara genellikle yazicilar baglanmaktadir. Bu çikislar LPTl, LPT2, vb. diye adlandirilir.
Bilgisayarlarin çogunda tek bir paralel çikis (LPT1) bulunmaktadir.
Seri giris -çikisa göre daha hizlidir. Ancak kablo uzunlugu arttikça, paralel çikislarin güvenilirligi azalir.
Aradaki mesafenin uzamasi, paralel olarak gönderilen verilerin birbirleriyle karismasi (crosstalk) olasiligini
artirir. Bu nedenle, yazici kablolari belirli bir uzunlugu asmaz. Uzun mesafeli veri iletisiminde ise seri çikislar
tercih edilmektedir.
1.3.3.3 Modemler
Modem, sözcük yapisi olarak, modülator ve demodulator sözcüklerinin ilk hecelerinin bir araya
gelmesiyle olusmustur. Modemler, dogrudan ya da telefon hatti ile bilgisayarlari birbirlerine baglar. Böylece
dünyanin her yerindeki bilgisayarlar birbirleri ile veri alisveris inde bulunabilir.
Modemlerin hizlari, bps (bits per second/saniyede aktarilan bit sayisi) olarak ölçülür. Standart olarak,
300, 1200, 2400, 4800, 9600, 14400, 28800, 33600, 56000 bps siralamasi geçerlidir. Günümüzde 2400 bps'in
altinda modem kullanilmamaktadir. Çok hizli bir modem bile ancak telefon hattinin izin verdigi hizda
baglanabilir. Su anki telefon hatlari ile en fazla 28800 hizinda baglanilabilmektedir.
Modemlerde iletisimi belirleyen unsurlar arasinda, hizin yani sira protokoller de vardir. Bunlar, yazilim
ya da donanim ile saglanan sikistirma (compression) ve hata düzeltme (error correction) protokolleridir. Bu
protokollerden en yaygin kullanilanlari söyledir: Hata düzeltme, MNP2-4 (Microcom Networking Protocol) /
v.42; sikistirma ise MNPS / v.42bis'tir. MNP2-4 protokolü hat gürültüsü (line noise) oldugunda etkin kullanim
saglar. v.42bis protokolü ise, metin ya da kolay sikistirilan dosyalarin transferinde etkin kullanim saglar.
v.42bis'in dosyalari, ARJ ya da ZIP dosyalari kadar iyi sikismis degi ldir. Bu nedenle daha çok ARJ ya da ZIP
dosya türleri tercih nedeni olur. v.42bis protokolünün bir baska özelligi ise, modemlerin daha hizli görünmesini
saglamasidir. Örnegin 14400 modem 57600 bps gibi görünür.
Modemler ilk ortaya çiktiginda, sadece veri transferini saglamaktaydi. Günümüzde ise modemler
kullanicilara faks islevini de sunmaktadirlar. Faks/modem kartlari, standart bir faks cihazi ile yapilabilecek
islerin ve birçok durumda daha fazlasinin da yapilmasini saglayabilecek isleve sahiptir. Faks/mo dem kartlari,
Class1 ve Class2 olarak iki grupta ele alinir. Bugün yararlanilan faks programlari oldukça gelismistir. Bu
programlarin islevlerine, bir veritabanina girilmis numaralara sirayla faks çekebilme, her birine özel islemler
yapabilme, mesgul olan numaralarin tekrar aranmasini saglama ve gelen fakslardan veri toplayabilme isleri
örnek olarak gösterilebilir. Tüm bunlarin yapilabilmesi, kullanilan yazilimin gelismisligine baglidir.
14400 bps ve üstü modemlerin birçogu son zamanlarda ses destegi de saglamaktadir. Bu modemler özel
yazilimlar ile bir telesekreter gibi kullanilabilir. Hatta etkilesim olarak hizmet verenleri de vardir. Bu tür
modemler yoluyla yönlendirilebilen ses uygulamalari gelistirilebilir. Bu islem ise, kullanicilarin yapacagi
seçimler dogrultusunda gerçeklestirilir. Örnegin, yapilacak seçim dogrultusunda, kullanicilarin gelen mesajlari
dinlemesi saglanabilir.
Modemler, dahili (Internal) ve harici (External) olmak üzere iki çesittir.
Dahili Modemler: Dahili modemler, bilgisayara takilan diger kartlar gibi,
kasa içinde bir yuvaya takilir. Modem kartinin üzerindeki iki çikistan biri
telefon hattina, digeri ise telefon aygitina baglanir.
Harici Modemler: Harici modemler ise, ayri bir aygit seklindedir. Bu
nedenle, bilgisayara, seri çikislarin birinden ara kablo 18
yardimi ile baglanir. Bilgisayarin disinda olduklarindan elektrigi bilgisayardan alamazlar. Bu nedenle bir
adaptörleri vardir. Baglanti islemi, telefon hattinin modeme ve modemden de telefon aygitina baglanma yoluyla
gerçeklesir.
1.4 BILGISAYAR YARDIMCI KARTLARI
1.4.1 ETHERNET KARTLARI
Ethernet kartlari network sistemlerinde kullanilan bilgisayarlar
(terminaller ve ana bilgisayarlar) arasindaki iletisimi saglayan devrelerdir.
Ethernet kartlar 8, 16 ve 32 bit'lik olabilmektedir.
Ethemet kartlari çesitli bölümlerden olusmaktadir. Bu bölümler:
UTP (Unshielded Twisted Pair) Port: Bir kablo baglanti çesididir. Bu
kablo yardimiyla yapilan, bilgisayarlar arasi baglanti ana bilgisayara bagli
dagitici aygitlar (multiplexer) yardimiyla terminallere dagitilir.
Led Indicators: Bu isiklar (led) yardimiyla giden-gelen veriler, çakisma, kablo kopuklugu gibi
durumlar gözlenir.
Socket For Optional BootROM: Sistemin ethernet kart üzerine takilan bir ROM devre yardimiyla
açmasini (ana bilgisayara baglanmasi) saglayan BootROM' un takildigi yuvadir.
BNC Port: Yaygin olarak kullanilan bir baglanti çesididir. Kisa mesafelerde kullanilir ve ucuzdur.
Çesitli bilgisayarlarin ayni hat üzerinden seri olarak baglanmasini saglar.
Jumper ayarlari: Ethernet kartlar üzerinde çesitli jumper ayarlari bulunmaktadir. Bu jumper ayarlari
BootROM seçimi, kablo mesafesi, IRQ, I/O base adress v.b ayarlamalar içindir. Bazi ethernet kartlarda jumper
bulunmamaktadir. Yapilacak ayarlamalar, kartla birlikte gelen bir setup yazilimi yardimiyla yapilir.
1.4.2 SCSI ARABIRIMI KARTI
SCSI (Small Computer System Interface), bir disk arabiriminin
ötesinde çok çesitli çevre biriinlerini denetleyen bir aygit yöneticisidir.
SCSI, kendi üzerindeki BIOS yardimi ile bilgisayarin BIOS'undan
bagimsiz olarak çesitli çevre birimlerini yönetmektedir. SCSI, CD-ROM,
Sabit Disk, Disket Sürücü, Teyp Yedekleme Birimi gibi ard arda baglanmis 7 adet aygiti denetleyebilir.
1.4.3 TELEVIZYON VE RADYO KARTLARI
Bu kartlar takildiginda bilgisayardan televizyonu seyredebilir ve
radyo dinleyebilirsiniz. TV ve Radyo karti ayri birer kart olabildigi gibi
tek bir kart üzerinde ikisi de olabilmektedir. TV karti ile görüntüler resim
olarak yakalanabilir. Ayrica kamera baglanip görüntü aktarilabilir ve video
konferans yapilabilir.
1.5 BAZI DONANIMLARIN PÜF NOKTALARI
1.5.1 SABIT DISK PÜF NOKTALARI
• Sabit diskler darbelere karsi son derece duyarlidir. Bir disk 10 cm'den düsse bile hasar görebilir. Bu
durumda disk kafasi disk plakasi üzerinde ziplar ve küçük partiküller koparir. Bu partiküller disk içinde
dagilarak kafanin daha fazla ziplayip zamanla daha fazla zarar olusmasina yol açar. Bu da disk üzerinde yazilan
bilgilerin okunamamasina, hatta isletim sisteminin (yani bilgisayarin) açilmamasina yol açar. Bu yüzden
bilgisayarnizi darbelere karsi korumali, disk söküp takarken dikkat etmelisiniz.
• Yeni bazi disklerde darbe koruma sistemi vardir. Bunlarda disk kafasi süspansiyonludur. Bu tür
diskler tercih edilebilir.
• Bazi diskler (özellikle de yüksek devirli olanlar) asiri isinabilir. Bu yüzden ve diger aygitlar titresimli
çalisabileceginden, diski kasa içinde baska bir aygitla taban tabana yerlestirmemekte fayda vardir.
• Disk üzerinde dosyalar çok daginik bir biçimde yer alabilir. Çünkü bir dosya yazilirken ilk bos
buldugu sektöre yazilir. O yer dolarsa geri kalani baska bir yerdeki sektöre yazilabilir. Çünkü arada yazilip 19
silinen dosya ve programlar bosluklar yaratir. Bu da diskten okuma hizini yavaslatir. Disk birlestirme yazilimlari
("defrag" yazilimlari) bu sorunu ortadan kaldirarak diskteki dosyalari yanasik düzen dizer. Örnegin, Windows 9x
ile birlikte Disk Defragmanter adli böyle bir yazilim gelmektedir.
• Diskler formatlanarak veri yazilip okunmaya hazir hale getirilir. Her isletim sistemi bunun için
diskleri "cluster" adi verilen mantiksal bölmelere ayirir. Dosyalar da bu bölmelere yazilir. Örnegin, Windows
98'de artik 32K'lik bölmeler kullanilmaktadir. Bu sisteme FAT32 adi verilir. FAT, Dosya Atama Tablosu (File
Allocation Table) anlamina gelir. Yani bu sistem dosyalarin disk üzerindeki adreslerini tutar. Ancak diskte bazen
dosyalarda bozulmalar olur ve dosya adresleri belirlenemez hale gelir. Windows ile gelen ScanDisk veya ayrica
satin alinan Norton Disk Doctor ve Tiramisu gibi yazilimlar bu hatalari bulup onarmaya çalisirlar. Bazen
dosyalar çok karisir, düzeltilemez. Diskin tekrar formatlanip isletim sisteminin yüklenmesi gerekir. Bu yüzden
isler çok karismadan düzenli araliklarla (örnegin haftada bir) ScanDisk ve Disk Defragmanter programlarini
çalistirip diski düzenlemekte fayda vardir.
• Bir disk iki mantiksal bölüme ayrilabilir. Böylece bir disk iki ayri sürücü halinde ayri ayri
formatlanabilir. Bunu Windows/Command klasöründe gelen FDISK programi ile yapabiliriz. Ancak hem
formatlama hem FDISK islemi diskteki tüm bilgileri siler.
• Bir diskteki dosyalari sildiginizde dosyalar degil, aslinda adresleri silinir. Yani Norton Unerase gibi
programlarla silinen dosyalari geri kurtarmanin yolu vardir. Ancak bu islem dosyanin silinmesi üzerinden çok
geçmeden yapilmalidir. Çünkü diske yeni dosyalar yazildikça, adresleri silinen dosyalarin üzerine yazilip bunlari
kurtarilamaz hale getirilebilir. Neyse ki Windows 9x'te sildiginiz dosyalar önce Geri Dönüsüm kutusu adi verilen
özel bir klasöre aktarilir. Bu kutuyu bosaltmamissaniz, içindeki dosyalari geri alma sansiniz vardir.
1.5.2 BELLEK PÜF NOKTALARI
• Bazi bellekler PC100 olarak etiketlenmesine karsin bu standarda uygun degildir. Sistem veri yolunuz
100 MHz ise (örnegin Pentium II 350 ve üzeri islemci kullaniyorsaniz) 6 -8 nanosaniye hizinda, kaliteli SDRAM
bellek almaya özen gösterin. Aksi halde sistem çökmeleri, Windows kurulurken hata mesajlari ve uyumsuzluklar
basgösterebilir.
• Farkli tipte bellekleri karma olarak kullanmanizi önermeyiz. Çünkü sis tem düsük hizda olanin hizina
ayak uydurur. Bunun ötesinde, uzun vadede bu belleklerin dehidrasyona ugrayacagi, yani içlerindeki mikro
devrelerin asinip bellege zarar verecegi söyleniyor.
• Iki SDRAM bellek kullanirken bilgisayar açilmiyorsa aralarinda bir bos yuva birakin.
• Günümüzde ortalama bir bilgisayarda yeterli bellek kapasitesi 128 MB'a ulasti. Bellek kapasitesini
yükseltmek bilgisayarinizi hizlandirir.
1.5.3 EKRAN KARTI PÜF NOKTALARI
• Iyi bir ekran karti kullanicisi olmanin püf noktasi yeni sürücülerini takip etmekten geçer. Sagolsunlar,
çogu firma neredeyse ayda bir yeni sürücü çikarir. Üretici veya distribütör firmanin Web sitesini sik sik ziyaret
etmeyi unutmayin.
• Ekran kartiniz için asil sürücüyü üreten firma, kartin üreticisidir. Ancak kart için islemci üreten firma
da zaman zaman "generic", yani o islemcinin bulundugu tüm kartlarda kullanilabilecek sürücüler gelistirirler. Bu
sürücüler bazen kartin daha hizli çalismasini, bazen o ana kadar desteklenmeyen oyunlari desteklemesini saglar.
Öte yandan kartin üreticisi de kendi sürücülerine kartina özgü eklentiler yapar (ayarlar, TV çikis özellikleri vb.
için). Yani "generic" sürücülerle bu özellikleri kullanamama olasiligi da var. En iyisi her iki tarafi da takip edip
sizin için en uygununu kullanmaktir.
• Ekran kartinizi kurmayi iyi ögrenin. Çünkü bazi kartlar basit bir setup programinin çalistirilmasi ile
kurulurken, bazilari epey zorlayici oluyor.
• Ekran karti islemcileri de overclock edilir (normal çalisma hizinin üstünde çalistirilir). Hatta yeni
kartlarin çogunda bu islem için gerekli yazilim kartin sürücüleri ile birlikte geliyor. Ama kartin güvenilir
çalismasi açisindan bunu acemi kullanicilara önermeyiz.
• Çogu yeni grafik karti gerçek performansini güçlü bir CPU ile gösterir.
• Günümüzde iyi bir grafik karti OpenGL API'sini tam anlami ile desteklemesinden anlasiliyor. Bazen
bir iki oyunda OpenGLAPI'sinin kullanilmasini saglayan miniGL sürücüler (genelde kartin islemcisini üreten
firma tarafindan) çikiyor ama daha kapsamli bir destek OpenG ICD olarak adlandirilan sürücülerle geliyor. Bu
yüzden OpenGL ICD sürücüsü olmayan kartlar biraz küçümsenir.
• Oyunlarin bazilari 16 bit renk derinliginde çalisir, Windows'tan renk çözünürlügünü 16 bite
getirmeniz gerekebilir. 20
• Normal Windows kullaniminda Windows'un Denetim Masasi / Görüntü Özellikleri / Ayarlar
bölmesinden çözünürlük, tazelenme hizi ve renk derinligi ayarlari ile oynayarak sizin için en uygun ayar
kombinasyonunu bulabilirsiniz.
• Yine tekrarlayalim: Ekran kartlari çok derin ve her b ir detayi ayri ayri incelenip hakkinda sayfalar
dolusu yazi yazilabilecek bir konu. Burada temel bilgiler aldiktan sonra dergilerde yayimlanan yazilan takip
etmeyi unutmayin.
1.5.4 MONITÖR (EKRAN) PÜF NOKTALARI
• Iyi bir monitör, yüksek çözünürlüklerde titresimsiz çalisir. 14 inç bir monitör için 800x600, 15 ve 17
inç için 1024x768; daha üzeri için 1280x1024 ve üzeri çözünürlükler önerilir. Bu çözünürlüklerde tazelenme hizi
70 Hz'in altina düsmemelidir (85 Hz olabilir).
• Bir monitörün kalitesi, ayni zamanda ekranin her tarafinda çizgileri düz gösterebilme, renkleri
dagitmama, metin ve grafikleri net gösterebilme, renkleri canli gösterebilme becerilerine baglidir. Önce
üzerindeki dügmelerle en uygun ayarlari yapilmalidir.
• Bazen ekran kartiniz ile monitörünüz uyusmayabilir. Bu durumda monitör açilmayabilir veya
destekledigi çözünürlükleri göstermeyebilir. Monitörlerin de sürücüleri olabilir (özellikle de iyi marka ismine
sahip olanlarin). Bunlari denemenizi, ise yaramiyorlarsa monitör ve ekran karti üreticisinin Web sitelerinden
bilgi almanizi öneririz. Bazen Windows Registry bölümünde yapilacak bir ayar bu sorunlari giderebilir.
• Düz kare monitörler daha iyi görüntü verir. Ayrica yansima önleyici kaplama, TCO 95, MPRII gibi
enerji ve ergonomi standartlari bir monitörün kalitesi hakkinda fikir verir.